YÜZ BİNLER 1 MAYIS’TA EMEĞİN HAKLARI İÇİN BİR ARAYA GELDİ!

Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs, ülkemizin ve dünyanın birçok yerinde kitlesel eylemlerle kutlandı.

İnsanca bir yaşam ve daha iyi çalışma koşulları talebinin öne çıktığı 1 Mayıs’ta güvenceli iş, güvenceli gelecek, demokrasi ve barış temelinde sendikal hak ve özgürlüklerin, hak aramanın önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı, düşünmenin, düşünceyi ifade etmenin cezalandırılmadığı, emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, hukuk ve adalet ile laikliğin hâkim olduğu bir ülke ve gelecek için yüzbinler yerini aldı.

İstanbul’da Eş Genel Başkanımız Aysun Gezen ve Genel Sekreterimiz Ramazan Gürbüz, İzmir’de Eş Genel Başkanımız Mehmet Bozgeyik ve Mali Sekreterimiz Elif Çuhadar, Ankara’da Hukuk-TİS ve Uluslararası İlişkiler Sekreterimiz Yusuf Şenol, Diyarbakır’da Kadın Sekreterimiz Gülistan Atasoy ve Adana’da Basın-Yayın ve Eğitim-Örgütlenme Sekreterimiz İlhan Yiğit emeğin hakları için 1 Mayıs Meydanlarında yüz binlerle buluştu.

1 Mayıs Meydanlarında MYK üyelerimizin okuduğu basın metni ile illerden gelen fotoğraflar aşağıdadır.

Hayatı var edenler,

Üretenler, okutanlar, yazanlar, inşa edenler,

Memleketin Gerçek Sahipleri,

İşçiler, Kamu Emekçileri, Ezilenler,

Emekliler, işsizler, yoksullar, kadınlar, gençler,

Güzel Günler İçin 1 Mayıs Alanlarına Akın Edenler,

Farklılıklarıyla kardeşçe bir arada yaşamak isteyenler,

İşini, ekmeğini, ormanını, şekerini, deresini, suyunu, tarlasını, geleceğini savunanlar,

İhraçlara, Gözaltı, Tutuklamalara, Baskılara Rağmen Onurlu Duruşundan Taviz Vermeyenler, Biat Etmeyenler,

Saygıyı, sevgiyi, umudu, insanlık onurunu yaşatanlar,

Eşit, özgür, adil, laik ve demokratik bir gelecek hedefleyenler,

Merhaba,

Merhaba,

Kapıkulu değil, kamu emekçisiyiz diyerek iş güvencesine sahip çıkanlar,

Zulme ve zorbalığa karşı “Direnmek Yaşamaktır” diyenler,

Hoş geldiniz.

Hun Xer Hatın,

Ehlen ve Sehlen

Dostlar,

Yoldaşlar,

Ülkemizin adım adım içine itildiği ekonomik, siyasal, toplumsal bunalım gittikçe derinleşiyor.

Sermayenin hanesine daha fazla sömürü ve kar yazan emperyalist-kapitalist sistem, emekçi sınıflar ve ezilen halklar için daha çok yoksulluğa, işsizliğe, açlığa, savaşa ve ölüme neden oluyor.

AKP’nin mezhepçi, milliyetçi, etnik politikaları halklarımızı, toplumu tehlikeli bir kutuplaşmaya, gerginliğe itiyor. Linç kültürüne zemin sunuyor.

Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştiren politikalar tüm hızıyla devam ediyor. Cezaevlerinde hak ihlalleri darbe dönemlerini aratmıyor. Binlerce tutsak yasalar, anayasa uygulansın diye aylardır bedenlerini ölüme yatırarak seslerini duyurmaya çalışıyor.

Gerici politikalar ve laiklik karşıtı eğitimin sonucu olarak kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet, istismar olayları artarak devam ediyor.

Mezhepçi, ayrımcı, kutuplaştırıcı politikalarını yaşamımızın her alanına sindirmek istiyorlar.

Dostlar,

Yoldaşlar,

Rekor üstüne rekor kıran işsizlik, hayat pahalılığı soframızdaki ekmeği küçültüp, geleceğe güvenle bakmamızın önüne set çekiyor.

Haklarımız ve özgürlüklerimiz demokrasinin, adaletin, hukukun son kırıntılarının da rafa kaldırıldığı bu dönemde her geçen gün daha fazla sınırlanıyor.

Emek karşıtı, sermaye yanlısı neo liberal politikaların, vahşi kapitalizmin acımasız bir şekilde sürdürüldüğü bir ülkede hepimiz kaybediyoruz.

Dostlar,

‘Reform’, diye diye temel haklarımızı tek tek ortadan kaldırdılar.

Ülkenin stratejik işletmelerini, fabrikalarını birkaç yıllık kârı karşılığında, arazileri ile birlikte satıp çalışanları işsiz bıraktılar. Şekerden, tütüne, enerjiden kağıda, etten samana ülkeyi dışarıya bağımlı hale getirdiler.

Güvencesiz-sözleşmeli-taşeron çalışmayı yaygınlaştırdılar, işçi cinayetlerinin önünü sonuna kadar açtılar. İşyerlerini mezarlığa çevirdiler.

Az personelle, çok iş yapma adı altında modern köleliği getirdiler.

İş yükümüzü artıran, iş barışını bozan performans sistemini-kuralsız-esnek çalışmayı tüm kamuya yaydılar.

Kariyer ve liyakati ortadan kaldırdılar. Siyasal kadrolaşmayı tüm kamu emekçilerini kapsar hale getirmek için hem işe almada hem görevde yükselmede mülakatın ağırlığını artırıp torpilin, kayırmanın kapısını sonuna kadar açtılar.

Her gün biraz daha eriyen maaşlarımızla açlık sınırında yaşamaya alıştırdılar.

Grevli gerçek toplu sözleşme hakkımızı, örgütlenme ve siyaset yapma hakkımızı yandaş sendikanın da desteğiyle engellemeye devam ettiler.

Dostlar,

Darbe girişimini, OHAL’i iş güvencemizi tamamen kaldırmanın fırsatı haline getirdiler. Haksız, hukuksuz, yargısız şekilde aralarında 4510 KESK’linin de olduğu 140 bine yakın kamu emekçisi sorgusuz, sualsiz kamudan ihraç ettiler.

İsimsiz ihbarlarla, fişlemelerle ‘hain’ damgası vurulan ihraç kamu emekçilerinin özel sektörde bile işe girmelerini engellediler.

“Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması” yoluyla muhalif düşünceye sahip olanların işe girişleri engellendi, çalışanlar işten çıkarıldı.

Torpilin, kadrolaşmanın kapısı sonuna kadar açıldı. Damatlar, gelinler, kuzenler, enişteler, baldızlar en önemli mevkilere getirildi. Devlet Akrabalar Cumhuriyeti haline getirildi.

İşsizliğe, yoksulluğa terk edilen ihraç kamu emekçilerinden 70’e yakını intihar etti.

Sivil ölü muamelesi yapılan ihraç kamu emekçilerinin seçilme hakkı engellendiği gibi seçme haklarını da tartışmaya açtılar.

Dostlar,

Yoldaşlar,

Emekçiler,

150 bin öğretmen açığı olmasına ve ataması yapılmayan öğretmenlerin sayısı 500 bine dayanmasına rağmen ders saati karşılığı ücretli öğretmen çalıştırılmasına devam edildi. Asgari ücretin altında ücret alarak çalışan ‘ücretli öğretmen’ sayısı 100 bine dayandı.

Hem geçmişe hem geleceğe ilişkin yaş ve prim şartı getirilmesi soncunda Emeklikte Yaşa Takılanlar (EYT)  olarak bilinen 4 milyonluk bir kitlenin emeklilik hakkı gasp edildi.

Son dört yılda kadrolu istihdam sadece %3.8 artarken sözleşmeli istihdam tam %151 arttı. Sözleşmelilerin başta kadro, tayin, gelir vergisi adaletsizliği olmak üzere temel talepleri görmezden gelindi.

Güvencesizliğin ve krizin en çok etkilediği kadınlar güvencesiz istihdam biçimlerine mahkûm edilmek istendi; kadını eve, geleneksel toplumsal cinsiyet rollerine hapsedecek, çalışma yaşamından çekecek düzenlemelere gidildi.

Dostlar,

Yine de yetmiyor efendilere. Ne karınları, ne gözleri doyuyor. Torba yasalarla, KHK’lerle, OHAL ile sınırlanan, fiilen kullanılamaz hale getirilen iş güvencemizi tamamen ortadan kaldırmak için yeni bir ‘personel reformu paketi’ açıklamaya hazırlanıyorlar. Kıdem tazminatımızı ortadan kaldırmayı hedefliyorlar. Böylece hem sermayeye yeni kaynak yaratacaklar hem de işten atılmayı kolaylaştıracaklar. Bireysel Emeklilik Sistemini adeta silah zoruyla kabul ettirmeye çalışıyorlar.

Ama bu sefer işleri zor!

Yoldaşlar,

31 Mart’ta bir kez daha gördük ki, bizler bir araya gelirsek saldırıları durdurabiliriz. Faşizmi sarstık, sıra tarihin çöp sepetine atmaya geldi. Başardık, yine başaracağız. Baharın gelişini engelleyemeyecekler.

Ekonomik krizin faturasının emekçilere yıkılmadığı,  

Emeğin sömürülmediği,

Herkesin güvenceli ve insanca çalıştığı bir işinin olduğu, 

Kimsenin cinsiyetinden, kimliğinden, inancından dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği, 

Eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hâkim olduğu,

Sendikal hak ve özgürlüklerin, hak arama yollarının önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı, 

Düşünmenin, düşünceyi ifade etmenin,  itiraz etmenin cezalandırılmadığı,

Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu

Bir ülke ve gelecek istiyoruz! Vermek istemeyecekler ama alacağız! Almak için 1 Mayıs ruhuyla, büyük bir mücadele azmiyle, moral ile yarına hazırlanıyoruz.

Hevesleri kursaklarında kalacak, boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Biat etmedik, etmeyeceğiz.

İş güvencemize dokundurtmayacağız.

Kıdem tazminatının fona devredilerek ortadan kaldırılmasına izin vermeyeceğiz.

İhraçlara karşı mutlaka kazanacağız, geri döneceğiz…

Bu ülkede barış içinde birarada yaşamanın koşullarını biz emekçiler oluşturacağız.

Yoldaşlar,

Bahar güzel günleri müjdeliyor. Karanlık bulutlar dağılıyor. Abluka kırılıyor. Umut tohumları birer birer tomurcuk açıyor.

Öfkemiz gibi umudumuz da büyüyor.

Emekçilerin gerici, faşist, militarist kuşatmayı paramparça edecek kararlığı ve inancı büyüyor.

Karanlığı yırtacak, aydınlık geleceği inşa edecek olan emektir, emekçilerdir. Geçmişte nasıl zincirleri kırmışsak bugün de gerici, faşist, militarist kuşatmayı, inşa edilmekte olan yeni rejimi geri püskürteceğiz.

“Hava döndü işçiden işçiden esiyor yel

Dumanı dağıtacak yıldız-poyraz başladı

Bahar yakın demek ki mevsim böyle kışladı

Bu fırtına yarınki sütlimanlara bedel

Hava döndü işçiden, işçiden esiyor yel”

Üreten, yaşatan ve var edenler, 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’müz kutlu olsun!

YAŞASIN 1 MAYIS!

BİJİ YEK GULAN!

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.