YEMEK HAKKIMIZIN GASPINI KABUL ETMİYORUZ

Ülke ekonomisinin her geçen gün daha da kötüleştiği, enflasyon oranlarının çift haneli rakamlara ulaştığı bir süreçte çalışanların, kazanılmış haklarına el konulmak istenilmektedir. Ülkemizin içinde bulunduğu anti-demokratik uygulama ve hukuksuzluğun tüm yaşam alanlarını etkilediği ve krize dönüştürdüğü bir süreçte ekonominin vergi yükü de çalışanların omuzlarına yüklendiği 2018 yılı bütçesiyle karşı karşıyayız.

AKP’nin 15 yılda yarattığı ekonomi ve siyasette teki sıkışmışlığın, hukuksuzluğun, tüm yaşam alanlarımızı kuşatmışlığı yanında, 2018 yılı mali bütçesi ekonomik dengeleri tutturma adına çalışanlara yüklenen ve kaynağından kesilen gelir vergisi ile birlikte dolaylı yollardan alınan vergiler de oluşan mali yükümlülük yine çalışan emekçi kesimlere yüklenmiştir.

Tüm bu olumsuz ekonomik veriler altında ezilen biz emekçilere yönelik ekonomik ve demokratik hak gasplarına yönelik saldılar hız kesmiyor.

10.02.2018 tarihinde resmi gazetede yayımlanan ve “devlet memurları yiyecek yardımı” yönetmeliğinde yapılan değişiklik ile AKP iktidarının emekçilerin yıllardır kazanılmış olan haklarına nasıl göz diktiğini ve yok etmeye çalıştığını açıkça ortaya çıkarmaktadır.

Söz konusu yönetmeliğin 3. maddesi 1. fıkrası, “yiyecek yardımı sadece yemek verme şeklinde yapılır”, bu yardım maddi veya kupon, kart, fiş, bilet ya da bu mahiyette bir ödeme aracı verilmek suretiyle yapılamaz” demektedir. Bu yönetmelikle, özellikle Yerel Yönetimler iş kolunda çalışan emekçilerin bütçesinde ciddi maddi kayıplara neden olacağı açıktır.

Yönetmelikle yapılan bir başka eksiklikte, bakanlar kurulu kararı ile yapılan bu yönetmelik, yetki yönünden anayasa ve hukuka aykırıdır.

Yönetmelik bu haliyle, yine yargı kararlarında düzenleyici tasarrufların kazanılmış hak ve kazanılmış hakların korunması anayasanın 2. maddesinde yer alan Hukuk Devleti ilkesi ile de çelişmektedir.

Anayasanın 124. maddesinde yönetmelik çıkarmaya yetkili makamlar arasında bakanlar kurulu sayılmamaktadır.

Dolayısıyla bu yönetmelik, Yerel Yönetimlerde çalışan on binlerce kamu Emekçinin hak ve menfaatlerini, hukuk ve Anayasaya aykırı hükümlerle ihlal etmektedir.

Yönetmeliğin bu biçimiyle uygulanması halinde iş kolumuzda, 30 büyükşehir belediyesi, 51 il belediyesi ile ilçe ve belde belediyeleri birlikte toplam 1.397 belediye içerisinde sadece %10 oranındaki işyerlerinde uygulanabileceği, diğer belediyelerde çok farklı sorunları beraberinde getireceği bilinmektedir. Gerek iş yerlerindeki fiziki koşullar, gerekse iş yerleri arasındaki mesafeler ve birimlerin çok uzak noktalarda olması, bu yönetmeliğin bu anlamda da uygulanamaz olduğunun bir kez daha göstermektedir. Bu durum, çalışanlar arsasında huzursuzluk, eşitsizlik ve çalışma barışını bozucu sonuçları doğuracaktır.

Özetle, pratikte ve özellikle de Yerel Yönetimler İş Kolunda, uygulanması mümkün olmayan, yerel yönetim emekçilerini cezalandırmanın bir aracı olan bu uygulama karşı, yasal haklarımızı sonuna kadar kullanacağız.

Bu kapsamda Danıştay’a yönetmeliğin iptal edilmesi için dava açtığımızı üyelerimize ve tüm emekçilere duyuruyoruz.

Danıştay’a açtığımız iptal davası dışında, tüm Demokratik, fiili ve meşru mücadeleyi örgütlü gücümüzle ortaya koyacağız.

Tüm yerel yönetim emekçilerini, yıllardır bu alanda mücadele eden TÜM BEL-SEN’de birleşmeye, örgütlü mücadele etmeye davet ediyoruz.

 

 

Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz

Yaşasın Tüm Bel-Sen

Yaşasın KESK

Merkez Yürütme Kurulu

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.