TÜPRAŞ’TA YAŞANAN İŞ CİNAYETİNİN SORUMLULARI YARGILANMALIDIR!

11 Ekim 2017 tarihinde TÜPRAŞ Aliağa Rafinerisi’nde bakım çalışması yapılan tankta meydana gelen patlamada 4 taşeron işçi hayatını kaybetti, 2 işçi ise yaralandı.

İktidarın özelleştirme politikaları ile sermayeye devredilen rafineride çalışanların taşeronlaştırılması ve ağır çalışma koşullarının dayatılmasıyla birlikte, tank bakımı, mekanik, izolasyon, elektrik gibi uzmanlık gerektiren işlerde dahi taşeron işçiler çalıştırılırken, kadrolu işçilerin denetiminde yapılması gereken işlerde ise kadrolu işçi sayısı denetime bile yetmemektedir. Bir yandan çalışma koşulları sefalet ücretleri ve uzun çalışma saatleriyle emekçiler aleyhine işlerken, diğer yandan Koç Holding’e ait Türkiye’nin bu en büyük sanayi kuruluşu 2017’nin ilk çeyreğindeki net kârını 11 kat artırmış, işçilere kulaklarını tıkayan AKP Hükümeti ise emek eksenli politikalar yürütmek yerine sermaye guruplarının sözcülüğünü yaparak ‘İş ve İşyeri Güvenlik Yasası’nı 2020’ye ertelemiştir.

Sonuçları çok ağır olabileceği için herhangi bir kaza ya da patlama riskine karşı iş güvenliği önlemlerinin en üst seviyede tutulması gereken bir rafineride, düşük maliyetle işçi çalıştırma politikasına, ağır iş yükü ve işin bir an önce tamamlanması baskısı da eklenince işçinin hayatı ‘fıtrat’a teslim edilmektedir.

Tüm veriler iş cinayetlerinin çok büyük bir bölümünün kayıt dışı, kurasız ve taşeron istihdamın olduğu işyerlerinde yaşandığını tartışmasız bir şekilde ortaya koymaktadır. Taşeron çalışmanın yaygınlaştığı, üretim sürecinin parçalanarak esnek çalışmanın dayatıldığı, az işçi ile çok üretimin yapılmak istendiği politikaların sonucunu biz emekçiler adları değişse de Torunlar da, Soma’da Ermenek’te ya da Tüpraş’ta yaşanan iş cinayetleriyle, her gün yaşayarak görüyoruz.

İşçiler ölmeye devam ediyor. Yaşanan her kaza, her işçi ölümü münferit denilerek, suçlu aranırmış gibi yapılarak, taşeron şirketin kabahati, işçinin hatası olarak kayda geçiyor. Oysa aşırı kâr hırsı, rekabet, sömürü politikaları ile yaşanan bu facialarda sadece patronlar değil aynı zamanda hükümet de suçludur. Hükümet, işçi sağlığı iş güvenliği politikası ve taşeron politikası ile işçilere sadece ölesiye çalışarak ayakta kalabileceği şartlar dayatmaktadır. İşçi ölümlerine sessiz kalmakta, İş Güvenliği kanununun uygulamasını sürekli ertelemektedir.

Hayatını kaybeden işçilere başsağlığı, yaralılara geçmiş olsun dileklerimizi iletirken, yeni iş cinayetlerinin yaşanmaması, tüm işkollarından işçilere yönelik saldırıların durdurulması, işçi ölümlerinin sorumlularının ve baş sorumlularının yargı önünde hesap vermesi için; patronların en çok hükümetten cesaret aldığı dizginsiz sömürü çarkına ve bürokrasinin duymadım, görmedim, bilmiyorum oyununa karşı konfederasyonumuz emekçilerin birleşik mücadelesine her kesimden desteğin büyütülmesine yönelik çalışmalarını yurtiçinde ve uluslararası alanda sürdürecektir.

KESK YÜRÜTME KURULU

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.