TÜİK’in Rakamlarına Yansımayan Hayat Pahalılığına Karşı Tüm Kamu Emekçilerini İnsanca Yaşama Yetecek Bir Gelir İçin Mücadeleye Çağırıyoruz!

Haziran ayına ilişkin resmi enflasyon verileri açıklandı. Tüm dünyayı saran pandemi süreci ile artan hayat pahalılığı TÜİK enflasyon rakamlarına yine yansımadı.

Bugün Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Haziran ayı enflasyon verilerine göre enflasyonda aylık %1,13,  altı aylık  %5,75, yıllık %12,62 artış gerçekleşmiştir.

TÜİK pandemi sürecinde başta gıda fiyatlarında olmak üzere yaşanan astonomik artışları yine görmezden gelmiştir. Üstelik TÜİK’e göre Haziran ayında gıda enflasyonu %1,60 düşmüştür!

TÜİK enflasyon rakamlarının açıklanmasının hemen ardından iktidara yakın medya her zaman olduğu gibi yine “Memura üç zam birden”, “en düşük memur maaşı …TL” oldu türünden kamuoyunu yanıltıcı “müjde” manşetleri atmaya başlamıştır.

Oysa milyonlarca insan sokakta, pazarda, mutfakta karşılaştığı hayat pahalılığı ile TÜİK enflasyon verileri arasında uçurum olduğunu, TÜİK’in pandemi sürecinde yaşanan işsizliği bile hesap oyunları ile nasıl düşük gösterdiğini görmektedir.

Enflasyon hesabında dar gelirlilerin, emekçilerin gelirlerinin yüzde altmış beşini harcadığı gıda ve konut (kira, elektrik, su, doğalgaz vb) giderlerini yarı yarıya düşük tutma başta olmak üzere rakamlara nasıl takla attırdığını tüm vatandaşlar görmektedir.

Kısacası siyasal iktidarın siparişine göre rakam açıklar hale gelen TÜİK verilerine artık itibar eden kalmamıştır.

Maaşlarımız TÜİK Enflasyonunu Temel Alan Mutabakatlarla Eritiliyor!

Buna rağmen siyasal iktidarlar “işçiyi, memuru enflasyona ezdirmedik” nutukları atmaya, hedeflenen enflasyon rakamlarına imza atanlar ise kendilerinin de inanmadığı “tarihi başarı”  hikayeleri uydurmaya devam etmiştir.

Herkesin bildiği üzere, maaşların enflasyon oranında artırılması demek normal şartlarda sıfır zam demektir. Yani reel maaşları ilk bulunduğu noktada tutmak, satın alma gücünü sabit tutmak demektir.

Oysa Türkiye’de ilginç bir durumla karşı karşıyayız. TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyonun yaşanan gerçek hayat pahalılığını yansıtmadığını herkes bilmektedir.  Buna rağmen milyonlarca kamu emekçisinin, işçinin, asgari ücretlinin, emeklinin maaş-ücret artışında kimsenin inanmadığı bu veriler temel alınmaktadır.

Bugüne kadar kamu emekçileri adına yandaş konfederasyon yönetimi ve hükümet arasında varılan mutabakatlarda yaşanan gerçek hayat pahalılığı ile hiçbir ilgisi olmayan hedeflenen resmi enflasyon verileri esas alınmıştır. Altı aylık dilimlerde enflasyon farkı ortaya çıkması durumunda maaşlara yansıtılmıştır. Hatta 2014 yılında tüm kamu emekçilerinin maaşlarında brüt 175, net 120 TL’lik artış yapılan mutabakatla enflasyon farkı dahi verilmemiş, beş milyon kamu emekçisinin ve emeklinin maaşları resmi enflasyon oranında bile artırılmamıştır.

Dolayısıyla hükümet ve yandaş konfederasyon yönetimi arasında varılan mutabakatlarla sefalet oranında artırılan maaşlarımız yaşanan hayat pahalılığı karşısında erimeye devam etmektedir.

 

TÜİK Rakamlarını Bırak,  Açlık – Yoksulluk Sınırına Bak!

Yaşanan gerçek enflasyonun TÜİK aracılığı ile perdelendiği koşullarda çalışanların satın alma gücünü, refah durumunu görmek için ilk bakılacak şey o ülkede yaşanan açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarıdır.

Tablo 1: En Düşük Kamu Emekçisi Maaşı Ortalama Kamu Emekçisi Maaşı -Dört kişilik Bir Aile İçin Açlık ve Yoksulluk Sınırı (2012-2020)

Yıl En Düşük Kamu Emekçisi Maaşı(TL) Ortalama Kamu Emekçisi Maaşı(TL) Açlık Sınırı(TL) Yoksulluk Sınırı(TL)
2012- Temmuz 1.518 1.946 958 3.123
2020 Haziran 3.338 4.220 2.452 7,950
ARTIŞ  (TL) 1.820 2.274 1.494 4.827
ARTIŞ  (% ) % 120 % 117 % 156 % 154,5

*EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞI 15 Derecenin 1. Kademesinde Görev Yapan, Bekar Hizmetli Maaşı (Bekar olduğu için Aile yardımı almayan, sendika üyesi olan,  aylık maaşında 89 TL BES kesintisi yapılan 15. Derecenin 1. Kademesindeki Hizmetli)

 

2012 Temmuz 2020 Haziran dönemi açlık-yoksulluk sınırlarındaki ve en düşük kamu emekçisi maaşındaki değişimi gösteren yukarıdaki tabloya göre:

  • En düşük kamu emekçisi maaşı %120, ortalama kamu emekçisi maaşı %117 artarken aynı dönmede açlık sınırı %156, yoksulluk sınırı ise  %154,5 artmıştır.
  • 2012 yılında en düşük kamu emekçisi maaşı açlık sınırı rakamının 1,58 katı iken 2020 Haziran itibari ile 1,36 katına inmiştir.
  • 2012 yılında ortalama maşın 1,6 katı olan yoksulluk sınırı 2020 Haziran ayı itibari ile ortalama maaşın 1,88 katına çıkmıştır.

Kısacası her zaman dikkat çektiğimiz üzere kamu emekçilerinin maaşı yoksulluk sınırından daha fazla uzaklaşırken açlık sınırına daha fazla yaklaşmıştır. 

  • 2012 Ocak 2020 Haziran döneminde en düşük kamu emekçisi maaş artış oranı ile açlık sınırı artışı oranı arasında 36, ortalama kamu emekçisi maaş artış oranı ile yoksulluk sınırı artış oranı arasında ise 37,5 puan bir fark doğmuştur.

Buna rağmen bugün açıklanan TÜİK verileri dikkate alınarak milyonlarca kamu emekçisinin %4 maaş zammına ek olarak %1,75 ‘lik enflasyon farkı ile yetinmesi beklenmektedir. Dolar kuru ve altın fiyatları ile kıyaslandığında toplu sözleşmelerle sefalet oranında artırılan maaşlarımızın yaşanan hayat pahalılığı karşısında ne kadar eridiği çok daha net olarak ortaya çıkmaktadır. 

 

Ortalama Maaş Dolar Karşısında Sekiz Yılda %43 Eridi

Satın alma gücünü gösteren kriterlerden biri de gelirin, uluslar arası kabul gören döviz karşısındaki değeridir. Bu açıdan bakıldığında kamu emekçilerinin satın alma gücünün ciddi şekilde eridiği görülmektedir.

Tablo: 2- Ortalama Maaşla Alınan Dolar (2012-2020)

YIL  ORTALAMA MAAŞ  DOLAR KURU (TL)  ORTALAMA MAAŞLA ALINAN DOLAR ($)
2012 Temmuz 1.946 1,80 1.081
2019 Temmuz 3.750 5,63 666
2020 Haziran 4..220 6,85 616

 

Yukarıdaki tabloya göre:

  • 15 Temmuz 2012 tarihinde ortalama kamu emekçisi maaşı ile 1.081 dolar alınabiliniyorken 30 Haziran 2020 tarihi itibari ile ortalama kamu emekçisi maaşı ile ancak 616 dolar alınabilmektedir. Yani ortalama kamu emekçi maaşı ile alınan dolar miktarı 465 birim azalmıştır. Söz konusu dönemde dolar kurunda %280 artış yaşanırken ortalama kamu emekçisi maaşında yaşanan artış %117’de kalmıştır.
  • 15 Temmuz 2019 tarihi itibari ile ortalama kamu emekçisi maaşı ile 666 dolar alınabiliniyorken 30 Haziran 2020 tarihi itibari ile ortalama kamu emekçisi maaşı ile alınan dolar miktarı 50 birim daha azalarak 616 dolara inmiştir.
  • 15 Temmuz 2019-30 Haziran 2020 döneminde, yaklaşık bir yıl içinde dolar kurunda %21,7 artış yaşanırken aynı dönemde ortalama kamu emekçisi maaşı %12,5 artmıştır.

 

 

 

 

 

Ortalama Maaş İle Alınan Çeyrek Altın Sayısı 8 Yılda 5,5 Adet Azaldı

Aşağıdaki Tabloya Göre:

  • Ortalama kamu emekçisi maaşı ile alınan çeyrek altın sayısı son sekiz yılda 5,62 adet azalmıştır. Söz konusu dönemde çeyrek altın fiyatında %303 artış yaşanırken ortalama kamu emekçisi maaşında yaşanan artış %117’de kalmıştır.
  • 15 Temmuz 2019 tarihi itibari ile ortalama kamu emekçisi maaşı ile 8,72 adet çeyrek altın alınabiliniyorken 30 Haziran 2020 tarihi itibari ile bu sayı 2 adet daha azalarak 6,54 adete düşmüştür. Yani son bir yıl içinde çeyrek altın fiyatı %50 artarken ortalama kamu emekçisi maaşı sadece %12,5 artmıştır.

Tablo: 3- Ortalama Maaşla Alınan Çeyrek Altın Sayısı (2012-2020)

YIL  ORTALAMA MAAŞ  ÇEYREK ALTIN22 Ayar (TL)

 

ORTALAMA MAAŞLA ALINAN ÇEYREK ALTIN (ADET)
2012 Temmuz 1.946 160 12,16
2019 Temmuz 3.750 430 8,72
2020 Haziran 4.220 645 6,54

 

Ortalama Maaş İle Alınan Gram Altın Sayısı 8 Yılda 9,7 Adet Azaldı

Tablo: 4- Ortalama Maaşla Alınan Gram Altın Sayısı (2012-2020)

YIL  ORTALAMA MAAŞ  GRAM ALTIN24 Ayar (TL) ORTALAMA MAAŞLA ALINAN GRAM ALTIN (ADET)
2012 Temmuz 1.946 95 20,5
2019 Temmuz 3.750 260 14,42
2020 Haziran 4.220 390 10,82

Yukarıdaki Tabloya Göre:

  • Ortalama kamu emekçisi maaşı ile alınan gram altın sayısı son sekiz yılda 9,7 adet azalmıştır. Söz konusu dönemde gram altın fiyatında %310 artış yaşanırken ortalama kamu emekçisi maaşında yaşanan artış %117’de kalmıştır.
  • 15 Temmuz 2019 tarihi itibari ile ortalama kamu emekçisi maaşı ile 14,42 adet gram altın alınabiliniyorken 30 Haziran 2020 tarihi itibari ile bu sayı 3,5 adet daha azalarak 10,82 adete düşmüştür. Yani son bir yıl içinde gram altın fiyatı %50 artarken ortalama kamu emekçisi maaşı sadece %12,5 artmıştır.

 

Maaşlarımızın Erimesine, Yoksulluğun Artmasına Karşı

Emekten, Halktan Yana Gerçek Bir Normalleşme İçin…

Yukarıdaki tablolar kamu emekçilerinin maaşlarının yaşanan hayat pahalılığı karşısında ciddi biçimde eridiğini ortaya koymaktadır.

Bu koşullarda maaşlarında %4 “toplu sözleşme” artışı ve buna ek olarak %1,75 enflasyon farkı yansıtılan kamu emekçilerine “sefalete devam” denilmektedir.

Öte yandan elbette ki geliri eriyen, yoksulluğu artanlar sadece kamu emekçileri değildir.

Pandemi ile gittikçe derinleşen krizin yükü artan hayat pahalılığı ve işsizlikle dar gelirlilerin, ücretli kesimlerin omuzlarına yıkılmak istenmektedir. Pandemi gerekçesi ile açılan ekonomi paketleri ile sermayeye-patronlara ‘kalkan’ olunurken emekçi kesimlerin elindeki son haklara da göz dikilmektedir.

Oysa içinde bulunduğumuz olağanüstü koşullarda 4 milyon 400 bin aileye adeta sadaka verircesine bir defaya mahsus bin lira ödenen, 4 milyon işçiye ise kendi fonundan asgari ücretin yarısı kadar ücretsiz izin ‘desteği’ aktarılan, “çarpan etkisi ile şişirilerek halka yıkılan, patronların neşeni yerine getiren paketler çözüm değildir.

Tek çözüm dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi devam eden olağanüstü koşullardan en çok etkilenen kesimleri koruyucu sosyal devlet politikalarının hızlı bir şekilde hayata geçirilmesidir.

Bunun da yolu 2020 yılı bütçesinin revize edilerek dar gelirli, yoksul, ücretli kesimlerin yurttaşlık haklarını koruyacak,  gelirlerinin insanca bir yaşam seviyesine yükseltilmesini sağlayacak ek bir bütçe yapılmasından geçmektedir.

Bu nedenle konfederasyonumuz “Emekten, Halktan Yana Gerçek Bir Normalleşme İçin Emekten, Halktan Yana Bir Bütçe, İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Gelir İstiyoruz!”  adlı bir imza kampanyası başlatmış bulunmaktadır.

 

Bu çerçevede içinde Bulunduğumuz Olağanüstü Koşullarda Dar Gelirlilerin, Ücretli Kesimlerin Salgından Korunarak Nefes Almasını ve İnsanca Bir Yaşam Sürmesini Sağlayacak 

GERÇEK BİR NORMALLEŞME İÇİN:

  • Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına ve özelleştirme soygununa son verilmesini,
  • Bütçe hakkımız önündeki engellerin kaldırılmasını,
  • Ülke kaynaklarının kullanılmasında herkese ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir, anadilinde bir kamu hizmeti sağlanmasına öncelik verilmesini,
  • Başta salgın koşullarından en çok etkilenen kadınlara olmak üzere, herkese yaşanabilir bir ücret düzeyinin altında olmamak üzere “temel bir yurttaşlık geliri” sağlanmasını,
  • Bütçede toplumsal cinsiyet eşitliğinin temel alınmasını,
  • Ücretli kesimler olarak bizlerin omuzlarına yıkılan vergi adaletsizliği yükünün hafifletilmesi için; gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesini -tüketimden alınan dolaylı vergilerin düşürülmesini-kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını-asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını,
  • Toplumun en zengin %1’lik kısmının Milli Gelirin %54’üne el koyduğu, geri kalan %99’un payına ise Milli Gelirin sadece %46’sının düştüğü adaletsiz tabloya son verilmesi için belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını,
  • Geçsek de geçmesek de, hizmet alsak da almasak da otoyolların, köprülerin, şehir hastanelerinin müteahhitlerine parası bizim cebimizden çıkan hazine garantilerine son verilmesini,
  • Temel tüketim maddelerine son bir yıl içinde yapılan zamların geri alınmasını, söz konusu maddelerden alınan KDV’nin sıfırlanmasını,
  • Yoksulluk sınırı altında geliri olan hanelerin elektrik, doğalgaz, su, internet giderlerinin pandemi tehdidi ortadan kalkıncaya kadar Hazineden karşılanmasını,
  • Ülke kaynaklarının daha fazla silahlanma için değil, barış ve demokrasi için kullanılmasını,
  • Yaşanan hayat pahalılığı karşısında çoktan hükmünü yitirmiş olan 2020-2021 yıllarını kapsayan ‘toplu sözleşme’nin iptal edilmesini,
  • Başta ILO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelerle, evrensel sendikal hak ve özgürlüklerle uyumlu, grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu pazarlık sistemine geçilmesini,
  • Yaşamaya devam ettiğimiz mali kayıpların maaşlarımıza yapılacak ek artışlarla telafi edilmesini, maaşlarımızda yapılacak artışlarda yaşanan gerçek hayat pahalılığının-yoksulluk sınırında yaşanan artış oranının temel alınmasını,
  • İş güvencemizi ortadan kaldırmayı hedefleyen her türlü güvencesiz istihdam uygulamasına son verilmesini, herkese güvenceli iş ve güvenli gelecek sağlanmasını,
  • Kıdem tazminatı fonu, zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) dayatmalarından vazgeçilmesini, yıllardır tahrip edilen kamusal sosyal güvenlik ve emeklilik sistemimizin güçlendirilmesini,

Yukarıda sıraladığımız tüm bu talepleri içeren EK BÜTÇENİN hiç vakit kaybetmeksizin hazırlanarak hayata geçirilmesini İSTİYORUZ.

 

Sadece kamu emekçilerini değil, tüm dar gelirlileri, ücretli kesimleri  “EMEKTEN, HALKTAN YANA BİR NORMALLEŞME İSTİYORUZ!” imza kampanyamıza destek olmaya,  güç katmaya çağırtıyoruz.