SENDİKAMIZ ÜYE VE YÖNETİCİLERİNİN YAŞADIĞI HAK İHLALLERİ İLE İLGİLİ BASIN TOPLANTISI DÜZENLEDİK

Ülke genelinde Sendikamız üye ve yöneticilerine yönelik disiplin soruşturmaları, keyfi cezalar, sürgün uygulamaları, açığa alma veya işten atmalar ile gözaltı ve tutuklama saldırılarına ilişkin kamuoyunu bilgilendirmek ve mücadele kararlılığımızın altını çizmek için genel merkez toplantı salonunda basın toplantısı düzenledik

Sendikamız adına Genel Başkanımız Ömer Salih EROL, Genel Sekreterimiz Ferit EPÖZDEMİR, Genel Örgütlenme Sekreterimiz Satı BURUNUCU ÇALI, Genel Eğitim, Basın Yayın ve Dış İlişkiler Sekreterimiz Mümtaz BAŞAR, Merkez Kadın Sekreterimiz Meliha BEYSÜLEN’in katıldığı basın toplantısına KESK Genel Sekreteri Hasan TOPRAK ve Eğitim, Örgütlenme ve Basın Yayın Sekreteri İlhan YİĞİT ile BES Genel Başkanı Fikret ASAN ile Genel Sekreteri Davut BALIKÇI da katıldılar.

Sendikamız MYK’sı adına basın toplantısı açılış konuşmasını yapan Genel Başkanımız Ömer Salih EROL, üye ve yöneticilerimize yönelik hak ihlalleri, sürgünler, işten atmalar ile gözaltı ve tutuklama saldırılarından örnekler vererek bu saldırıların AKP’nin tekçi iktidar anlayışının bir sonucu olarak bütün toplum kesimleri gibi emekçileri de koşulsuz biata zorlamayı amaçladığını vurguladı. Söz konusu bu saldırılara dayanak olarak çıkarılan Başbakanlık genelgesi ve önümüzdeki süreçte yasalaşması için Meclis gündemine gelecek 657 sayılı DMK değişikliğine de değinen EROL, TÜM BEL SEN’in dün olduğu gibi bugün ve yarın da böylesi antidemokratik ve hukuk dışı saldırı ve baskılar karşısında diz çökmeyeceğini, sendikal hak ve özgürlükleri korumak ve geliştirmek için ilk günkü kararlılıkla mücadeleye devam edeceğini belirtti.

Soma katliamında yitirdiğimiz 301 canı anarak sözlerini bitiren EROL’un ardından söz alan KESK Genel Sekreteri Hasan TOPRAK da saldırıların bütün emekçilere yönelik genel bir teslim alma konseptinin parçası olduğunu vurguladı ve 28-29 Mayıs’ta ülke genelinde gerçekleştireceğimiz mitinglerle hem bu saldırılar kapsamındaki iş ve yaşam güvencemizin gaspına hem de laikliğin yok sayılmasına karşı emek ve demokrasi güçleri olarak bütünsel bir karşı duruş ortaya koyacağımızı belirterek, bütün emekçileri ve halkı mitinglere davet etti.

 

Genel Başkanımız Ömer Salih EROL’un basın toplantısı tam metni aşağıdadır:

 

TÜM BEL-SEN Merkez Yönetim Kurulunun 13.05.2016 tarihli toplantı metni

 

Değerli Mücadele Arkadaşlarım

Değerli Basın Emekçileri

Ülkemizi tek parti iktidarlığına dönüştürme uğruna gerçekleştirilen hukuksuzlukların ardı arkası kesilmiyor, hemen her gün bir demokratik kurum temsilcisinin evi basılıp gözaltına alınıyor.

Yaşanan bu anti demokratik ve hukuk dışı baskı ve şiddet politikalarından pek tabi ki biz emekçiler de fazlasıyla nasibimizi alıyoruz. Başta Konfederasyonumuz ve bağlı Sendikalarımızın onlarca yöneticisi ve üyesi olmak üzere onlarca emekçi tekçi iktidara biat etmediği için sürgünlere gönderiliyor, açığa alınıyor, hukuksuz bir şekilde işten atılıyor, gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor.

Bugün burada ülke genelinde yaşanılan bu anti demokratik ve hukuksuz uygulamalar kapsamında yerel yönetim emekçilerinin yaşadıklarına ilişkin kamuoyunu bilgilendirmek için sizlerle buluştuk.

Değerli Arkadaşlar,

AKP iktidarının baskı, şiddet ve hukuksuzluklarından biz yerel yönetim emekçileri de fazlasıyla nasibimizi aldık ve maalesef almaya devam ediyoruz.

Bu kapsamda ülke genelinde yüzlerce üyemize özellikle AKP’li belediye başkanlarına koşulsuz biat etmediği, iş ve yaşam güvenceleriyle hak ve özgülüklerini savundukları veya ülke genelinde yaşanan anti demokratik ve hukuk dışı uygulamalara demokratik tepkilerini ifade ettikleri için bizzat belediye başkanları emriyle hukuksuz bir biçimde disiplin cezaları verilmekte, emekliliğe zorlanmakta ve keyfi biçimde sürgünlere tabi tutulmaktadır.

Soruşturma ve disiplin cezalarındaki keyfiyet öyle bir noktaya varmıştır ki artık işyerinde hükümet aleyhine konuşmak, facebook veya twitter gibi sosyal medya kanalları üzerinden ülkede yaşanan antidemokratik ve hukuk dışı uygulamalara yönelik paylaşımlarda bulunmak dahi soruşturma ve ceza sebebi sayılmaya başlanmıştır.

Ankara 2 nolu şube üyemiz ve Mamak belediyesi çalışanı Songül KANTAR ile Sendikamız İstanbul 3 nolu şube üyesi ve Pendik Belediyesi işyeri temsilcisi Serhat TEKEŞ hakkında facebook paylaşımları nedeniyle disiplin soruşturması açılması bu duruma en yakın iki örnektir. Serhat TEKEŞ’le ilgili olarak facebook paylaşımları nedeniyle başlatılan disiplin soruşturmasında gerekçe ilginç bir şekilde idarenin tanımıyla “legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten yapıların propagandasını yapmak” olarak belirtilmiş ve disiplin soruşturması sonuçlanıncaya kadar işyeri temsilcimizin görevden uzaklaştırılmasına, maaş kesintisi uygulanmasına karar verilmiştir.

Yaşadığımız sürgünler ise ülke genelinde adeta rutin birer uygulama haline getirilmiştir. Yıllardır çalıştıkları işyerlerinden kilometrelerce uzaktaki çoğu işyeri statüsünde bile olmayan sürgün uygulamalarına en yakın, Gaziantep Büyükşehir Belediyesinde çalışan üyelerimizin emekliliğe zorlamaya yönelik sürgünleri ile İstanbul 4 nolu Şube Başkanımız Saadet ÖZSOY ve Manisa Şube Başkanımız Hülya SÖNMEZ’in sürgünleri örnek olarak gösterilebilir.

AKP‘li belediyelerce üye ve yöneticilerimize yönelik sözde disiplin soruşturmaları, uzaklaştırmalar ve sürgünler Antalya Büyükşehir Belediyesinde, Sendikamız Antalya Şube başkanı İlhan KARAKURT ve Antalya Büyükşehir Belediyesi işyeri temsilcimiz Mehmet ZENGÜL’ün hukuksuz bir şekilde görevlerinden ve memuriyetten çıkarılmalarına kadar varmıştır.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığının 2014 yerel seçimlerinde AKP’ye geçmesi sonrasında yaşanmaya başlanan emekçilerin emekliliğe zorlanması, sürgüne gönderilmesi, yıldırma amaçlı cezai soruşturmalar gibi keyfi ve hukuksuz işlemlere yönelik gerçekleştirilen eylem ve etkinlikler sonrasında belediye yönetimi Sendikamız Antalya şubesi hedef haline getirmiştir. Bu kapsamda önce şube başkanımız İlhan KARAKURT ardından da işyeri temsilcimiz Mehmet ZENGÜL imzasız ihbar mektupları sonrasında başlatılan incelemeler neticesinde geçmişte almış oldukları birer cezaya dayanarak 657 sayılı yasaya aykırı bir şekilde işe alındıkları gerekçesiyle memuriyetten çıkarılmışlardır.

Devlet Personel Başkanlığı görüşüne dayandırılan bu memuriyette çıkarma işlemlerinde, Karakurt’un ve Zengül’ün mahkeme kararlarıyla “memnu hakları” kendilerine iade edilmiş yani yasaklanmış hakları iade edilip ve adli sicil kayıtları silinmiş olması göz ardı edilerek açık bir hukuksuzluğa imza atılmıştır.

Geçmişte DGM’de yargılanıp ceza almış Recep Tayyip Erdoğan cezaevinden çıktıktan sonra da “memnu haklarını” alarak önce milletvekili ve nihai olarak cumhurbaşkanı seçilmesine rağmen Karakurt ve Zengül’ün memnu haklarının iadesinin yok sayılarak en temel insan hakkı olan çalışma hakkının gasp edilmesi AKP iktidarının Anayasaya ve evrensel hukuku hiçe sayıp kendi ‘orta çağ’ kanunlarına göre hareket ettiğinin en somut kanıtıdır.

Yukarda sayılan bu hukuksuz ve anti demokratik cezalarda Başbakanlığın 17 Şubat 2016 tarihli ve 2016/4 sayılı genelgesi temel dayanak olmuştur. Türkiye’yi AKP Devleti haline getiren ve AKP’nin savunduğu değerler dışında davranan ve muhalif olan tüm kamu görevlilerine yönelik adeta 28 Şubat sürecini hatırlatan bu genelge kamu kesiminde korkunç kıyımlara sebep olmakta; tamamen otoriter ve antidemokratik bir yaklaşımla temel hak ve özgürlükler hiçe sayılmakta, AKP’li olmayan herkese nefes dahi aldırılmamak istenmemektedir.

Sendikamız üye ve yöneticilerinin yaşadığı hak ihlalleri maalesef ki bunlarla da sınırlı kalmamıştır. Yerel yönetim emekçisi olmaları itibariyle kentlerinde yaşanan yıkımlara, hukuksuzluklara demokratik tepkilerini ifade eden Diyarbakır Şube üyemiz Kudbettin SÖYLER, Bitlis İL temsilciliği üyemiz Serhat KOÇ, Şırnak İl temsilciliği üyemiz Abdurrezzak YILDIZ ve Van Şube üyemiz Serbülent YAMAN emek ve demokrasi mücadelesi kapsamında tutuklanmışlardır.

Bu kapsamdaki hukuksuzluklar MYK üyelerimize kadar dahi varmıştır. Sendikamız Genel Sekreteri Ferit EPÖZDEMİR 18 Mart 2016 sabahı evi basılarak gözaltına alınmış, 22 Mart 2016’ya kadar gözaltında kalmıştır. Savcılık Makamınca tutuklama istemiyle sevk edilmesi üzerine Sulh Ceza Hakimliğince hakkında yurt dışına çıkma yasağı ve belli günlerde imza atmak üzere adli kontrol hükümleri çerçevesinde serbest bırakılmıştır.

Gözaltı, tutuklama ve cezai uygulamalara en yakın örnek Sendikamız Diyarbakır Şubesi eski başkanı Medeni ALPKAYA,’ya verilen cezadır. Medeni ALPKAYA,  Konfederasyonumuz ve Sendikamızın kararlaşmaları kapsamında Diyarbakır ilinde yürüttüğü sendikal faaliyetler, katıldığı yasal ve demokratik basın açıklamaları, miting gibi eylemler gerekçe gösterilerek gözaltına alınmış, tutuksuz yargılanmış ve 10 ay hapis cezası almıştır. Verilen bu hapis cezasına ilişkin hükmün açıklanmasını geri bırakma kararı verilerek eski Şube Başkanımızın 5 yıl boyunca sözde aynı suçu işlemeden geçirmesi yani emek ve demokrasi mücadelesinden uzak durması kararı verilmiştir.

Değerli Arkadaşlar,

Sendikamız üye ve yöneticilerine yönelik bu anti demokratik ve hukuksuz uygulamalar, baskı ve cezalar bir yandan toplumun örgütlü güçlerini susturmayı ve ülkeyi dikensiz bir gül bahçesine çevirerek bir korku imparatorluğu yaratmayı amaçlarken; diğer yandan da kamu emekçilerinin kadro, ücret ve iş güvencesi  dahil  mevcut olan tüm haklarını ortadan kaldıracak ‘Personel Reform Tasarısı’nı daha yasalaşmadan fiilen uygulamaya geçirme girişimidir.

Önümüzdeki günlerde önümüze gelecek Kamu personel sistemini top yekûn değiştirmeyi amaçlayan yasa değişikliği eğer gerçekleşirse bugün genelgelerle veya partizan bazı belediye başkalarının bireysel uygulamalarıyla hayata geçirilen iş ve yaşam güvencemizin gasp edilmesi hükümet tarafından çok daha yaygın bir şekilde tüm emekçilere uygulanmaya başlanacaktır.

Bu itibarla, üye ve yöneticilerimize yönelik bu saldırıları bireysel uygulamalar olarak görmemek gerekiyor. Hukuksuz bir şekilde gerçekleştirilen işten atmalar, sürgünler, cezalar AKP hükümetinin kamu emekçilerinin hak ve özgülüklerini gasp etmeye yönelik uzun bir zamandır sürdürdüğü ve önümüzdeki günlerde daha da yoğunlaşacak saldırılarının bir parçasıdır.

Yerel yönetim emekçilerinin gerçek sendikası olan TÜM BEL SEN, bugüne kadar her türlü baskı ve zora karşı emekçilerin hak ve özgülüklerinden taviz vermeyip; iş güvencemizin gasp edilmesine, geleceğimizin çalınmasına izin vermediyse; keyfi biçimde işten atamalara, açığa almalara hatta tutuklamalara varan hukuksuzluklara da izin vermeyecektir.

Yaşanan bu hukuksuzluklar sona erip işten atılan veya açığa alınan arkadaşlarımız yeniden işine başlayana, sürgünler ve soruşturmalar sona erene, tutuklu arkadaşlarımız özgürlüklerine kavuşana ve tabi ki bir bütün olarak ülkemizde baskı ve şiddet uygulamaları sona erene kadar diz çökmeyeceğiz, ülke genelinde gereken her türlü sendikal mücadeleyi sürdüreceğiz.

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.