KAYYIM HALK İRADESİNE ve DEMOKRASİYE YAPILMIŞ DARBEDİR!

Halk iradesinin gaspedilerek Diyarbakır, Van, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlarının görevden alınarak yerlerine valilerin kayyım olarak atanmasına ilişkin görüşlerimizi 20.08.2019 tarihinde basın toplantısı düzenleyerek kamuoyuyla paylaştık.

Basın açıklaması metnimiz aşağıdadır.

 

BASINA VE KAMUOYUNA

KAYYIM HALK İRADESİNE ve DEMOKRASİYE YAPILMIŞ DARBEDİR!

        Hükümet yine 2015 sürecine dönmek, milliyetçi-gerici-şiddet yanlısı politikalara sarılarak olası bir baskın seçim ile ömrünü uzatmak istiyor. 2016 Kasım’ında başlatılan kayyum hukuksuzluğu 2019 Ağustos’unda yeniden devreye konularak halk iradesine, meşruiyete indirilmiş açık bir darbedir.  Oysa tek adam yönetimi ne kendi içinde ne ülke ekonomisinde ne de Ortadoğu’da krizi yönetemiyor. Suriye politikasından uzak olmayan bu uygulamalar bölgede etkinliğini halkların taleplerini hiçe sayarak ABD ve Rusya ekseninde pazarlıklarla bir güç olma isteğiyle de doğrudan bağlantılıdır. Öte yandan 31 Mart 2019 yerel seçimleri sonrasında ülke çapında halklarımızdan ve emekçilerden onay almayarak yenilgiye uğrayan AKP-MHP ittifakı milyonlarca emekçinin iş, ekmek, barış ve demokrasi taleplerini görmediği gibi zamlar, baskılar ve uygulanan şiddet politikalarıyla sınıfsal bakışının sermayeden yana olduğunu ortaya koymuştur.

31 Mart yerel seçimlerine; ekonomik krizin derin etkileri, hükümetin devletin tüm kaynaklarını kendi lehine kullandığı eşit olmayan koşullarda ve 105 HDP’li belediyenin 97’sinin AKP valisi kayyımların atanmışlığı sürecinde girdik. Sendikamız üyesi 1.500 yerel yönetim emekçisi bu süreçte işini kaybederken, belediye emekçilerinin sendikal hak ve özgürlükleri, toplu sözleşmelerle elde ettiğimiz kazanımlar hiçe sayıldı. Seçilmediği için halka karşı sorumluluğu olmayan kayyım yönetimleri belediyelerin olanaklarını kendilerine makam odalarında küçük saraylar yapmak,  AKP teşkilatları ve yandaş örgütlenmelere rantçı belediyecilik için düpedüz peşkeş çektiler. Halk iradesinin gaspı belediyenin olanaklarını da gasp etmek olarak hepimize” bu kadar da olmaz “ dedirtti.  Seçilmiş Belediye Eş Başkanları, meclis üyeleri görevlerinden alınmakla kalmayıp, gözaltı ve tutuklamalar yaşadılar. İşte bu koşullarda merkezi iktidarın ve yerellerde kayyımların bütün olanaklarına, baskı ve tehditlere rağmen halk iradesine sahip çıkarak, kayyımları oturdukları yerlerden alarak kendi temsilcilerini göreve getirmiştir. Yalnızca bölgede değil başta büyükşehirler olmak üzere ülke çapında tek adam yönetimi demokrasi, barış ve kardeşlik isteyen kesimlerin birleşik duruşuyla geriletilmiştir.

        İÇİŞLERİ BAKANLIĞININ AÇIKLAMASININ MEŞRU BİR YANI YOKTUR!

31 Mart yerel seçimlerinden önce gerek cumhurbaşkanı gerekse içişleri bakanı Soylu tarafından “seçilemezler, seçilseler de yönetemezler yine kayyım atarız” biçimindeki açıklamaları hepimiz hatırlıyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesini kaybeden iktidarın YSK darbesiyle İstanbul halkının iradesini hiçe sayması nasıl politik bir kararsa,  bugün Diyarbakır, Mardin, Van Büyükşehir Belediyelerine kayyım atamaları da aynı politik karardır ve seçimden önce açıklanmıştır. Dolayısıyla daha 4 ay önce aday olmalarının önünde hiçbir hukuki engel olmayan halkın önemli bir desteği ile seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınmasına dair yapılan açıklamanın hiçbir haklı gerekçesi yoktur, meşru değildir, hukuksuzdur ve ülkemiz işçi ve emekçileri nezdinde ikna edici bir yanı da olamaz. Grevlerin yasaklandığı, krizin yükünün işçi ve emekçilere kesilmek istendiği, hak arayan mücadele eden, hatta kendileri gibi düşünmeyen herkesin terörist ilan edildiği bu süreçte Hükümetin ne yapmak istediğini “seçilemezsem merkezi iktidarın gücüyle alırım yansıra da milliyetçi gerici bir söylemle şiddeti arttırırım “ dediğini hepimiz anlayabiliyoruz.

        AYNI NEHİRDE İKİ KEZ YIKANILMAZ!

Evrensel hukuka ve anayasaya aykırı bu işlem darbelerin sadece tankla, asker postalları ile yapılmadığını da bir kez daha göstermiştir.

Demokratik meşruiyeti olmayan bu işlemin otoriterleşen devlet mekanizmasının yerel demokrasiyi kontrol altına alma isteğinin dışa vurumudur.

2015 sürecini yeniden örgütleyerek içinde bulunduğu çoklu kriz sürecini aşmaya, ömrünü uzatmaya çalışan hükümete hatırlatırız, her seferinde aynı sonucu alamazsınız. Kayyım halk iradesine karşı darbedir. O nedenle demokrasiyi savunacak 31 Mart ve 23 Haziran yerel seçimlerinde gösterdiğimiz tavrı, örgütlenme ve mücadele içinde emek ve demokrasi güçleri olarak asla vazgeçmeden sürdüreceğiz.

Halkın seçimle sonuçlanan siyasal tercihlerine saygı gösterin.

Derhal bu hatalı işlemden hukuksuzluktan geri dönün,seçilmiş belediye eş başkanlarını görevlerine iade edin.

Çünkü hiçbir yurttaşımız, seçmen, emekçi bu hukuksuzluğu hak etmiyor, kabul da etmeyecektir.

Demokrasi halk iradesidir, demokrasiyi savunacağız!

Demokratik Siyasetin Önündeki Tüm Engeller Kaldırılsın!

Kayyımlar değil, Seçilmişler Yönetsin!

Gözaltı ve Tutuklamalar Son Bulsun!

TÜM BEL-SEN GENEL MERKEZİ