Katliamın 4. Ayında, Unutmadık! Unutturmayacağız!

10 Ekim 2015 Ankara katliamının üzerinden 4 ay geçti. Konfederasyonumuz, DİSK, TMMOB ve TTB öncülüğündeki Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’ne yönelik Ankara katliamının 4’üncü ayında saat 10.04’te, Emek Barış ve Demokrasi Meydan’ında (Ankara Tren Gar’ı önü) anma etkinliği gerçekleştirildi

1 2

10 Ekim Ankara katliamında yaşamlarını yitiren Barış Karanfillerimizin aileleri, uluslararası sendika ve konfederasyonların temsilcileri, Konfederasyonumuz-DİSK-TMMOB-TTB ile siyasi partiler ve demokratik kitle örgütlerinin de katılımıyla gerçekleştirilen anmaya saygı duruşuyla başlanırken, “Katilleri tanıyoruz! Unutturmayacağız” pankartı açıldı, katliamda hayatını kaybedenlerin fotoğrafları taşındı, “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganları atıldı.

5

Anmada uluslararası sendika ve konfederasyonlardan oluşan heyet (Jaap Wienan: ITUC Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu Genel Sekreter Vekili, Luca Visentini: ETUC Avrupa Sendikalar Konfederasyonu Genel Sekreteri,  Montserrat Mir: ETUC Genel Sekreter Yardımcısı, Patrick Itschert: ETUC Genel Sekreter Danışmanı, Daniele Melli: ETUC Basın Sorumlusu, Nejat Firuz: Fransa CGT Konfederasyonu / DİSK Eğitim Dairesi Eski Müdürü, Blandine Landas: Fransa CFDT Konfederasyonu Yönetim Kurulu Üyesi, Thierry Aerts: Belçika FGTB Uluslararası İlişkiler Sekreteri) adına ETUC Genel Sekreteri Luca Visenti ve Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ITUC Genel Sekreter Vekili Jaap Wienen birer konuşma yaptılar. (Konuşma metinleri aşağıdadır)

Etkinlik konuşmaların ardından katliamın yapıldığı yere karanfillerin bırakılması  ile sona erdi. Ardından sendikal sürece ve hak ihlallerine ilişkin Konfederasyonumuz merkezinde toplantı yapıldı.

3 4 8 10

Avrupa Sendikaları Konfederasyonu (ETUC) Genel Sekreteri Luca Visenti:

Bugün burada, üyelerimiz DİSK ve KESK’in diğer kitle örgütleri ile birlikte, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’da düzenlediği barışçıl bir gösteri sırasında, Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi sırasında yapılan barbarca saldırıda hayatını kaybedenleri anmak için toplandık.

İntihar bombacıları 100’den fazla insanın yaşamını kaybetmesine, çok sayıda kişinin yaralanmasına ve kalıcı bir biçimde sakatlanmasına yol açtı. Yaşamını kaybeden, yaralanan ve sakat kalanların çoğu sendika aktivistleri ve üyeleriydi.

Katliamdan birkaç saat sonra başsağlığı dileklerimizi ilettik. Bugün, burada, bir kez daha yinelemek istiyoruz: Avrupa Sendikalar Konfederasyonu, yaşamını kaybedenlerin ailelerinin ve sevdiklerinin acılarını paylaşmaktadır. Avrupa Sendikalar Konfederasyonu, bu ölümcül saldırılara maruz kalan işçilerle dayanışma içindedir.

10 Ekim’de yapılan mitingin amacı emek, barış ve demokrasiydi. Mitinge katılanlar, güvencesiz çalışma koşullarını, medya üzerindeki siyasi baskıyı ve giderek artan silahlı çatışmaları protesto ediyordu. Ancak bu miting, Türkiye tarihinin en kanlı ve üzücü günlerinden birine dönüştü.

Saldırının faillerinin IŞİD ile bağlantılı olduğu biliniyordu ancak saldırganlar tutuklanmadı. Aksine polis, göstericilere biber gazı ile saldırdı ve çok sayıda göstericiyi gözaltına aldı. Ambulansların olay yerine girmeleri engellendi. Katliamın ardından yapılan greve katılan sendika üyeleri hakkında soruşturma açıldı. Bu korkunç günden bu yana sendika aktivistleri ve üyeleri tutuklandı, yaralandı hatta öldürüldü.

Türkiye’de sivil özgürlükler ve sendikal haklara saygı gösterilmemektedir. Bu durum karşısında Avrupa sendikal hareketinin, uluslararası sendikal hareketin sessiz kalması mümkün değildir. Türkiye’de sendikal haklar, sivil özgürlükler ve basın özgürlüğü tam anlamıyla teminat altına alınıncaya kadar sizinle birlikte mücadele edeceğiz.

Terörizme karşı acilen harekete geçilmesi ihtiyacı karşısında da sessiz kalmamız mümkün değil. Ne yazık ki, bugün itibariyle hemen hemen tüm ülkeler terörist saldırı riski altında. Anımsayacağınız üzere Paris’te yapılan saldırıda yaşamını yitirenler için 7 Ocak’ta Paris’te bir anma etkinliği gerçekleştirdik. Bu anmaya Avrupa’dan ve uluslararası sendikal hareketten çok sayıda sendika katıldı. 7 Ocak’ta Paris’te dile getirdiğimiz mesajı bugün buradan bir kez daha ifade ediyoruz. İşçi hareketi terörizme karşı birlik ve dayanışma içindedir. Bir kez daha vurgulamak istiyoruz, savaş çözüm değildir. Terörizm ile mücadele; demokrasinin, barışın ve sosyal adaletin inşa edilmesi, herkese insanca iş ve çalışma koşullarının sağlanması demektir.

Radikalleşme ve terörizmi besleyen toplumsal ve kültürel dışlanmayı önlemek için diyalog ve entegrasyon büyük önem taşımaktadır. Terörizmin faturası göçe ve mültecilere çıkarılamaz. Terörizmin bizatihi kendisi göçe ve daha çok mülteciye yol açmaktadır. Terörizmle mücadelenin yolu, sığınmacılara insani yardım yapılmasını reddetmekten geçmemektedir. Bu noktada, Türkiye ve Türkiye sınırındaki kamplardaki sığınmacıların yaşam koşulları ile ilgili duyduğumuz kaygıyı da belirtmek isteriz.

Bugün burada terörizme kurban verdiğimiz dostlarımızı saygıyla anıyoruz; ancak bugün burada şiddete ve zulme karşı her gün direnmeye devam eden sizlere de saygılarımızı sunuyoruz. Bir kez daha sizin tarafınızda olduğumuzu, sizlerle dayanışma içinde olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Avrupa sendikal hareketi ve uluslararası sendikal hareket, bir bütün olarak sizi desteklemektedir. Avrupa sendikal hareketi ve uluslararası sendikal hareket, terörizme karşı; barış için, demokrasi için, sosyal adalet için, sendikal haklar için sizinle yan yanadır; omuz omuzadır.

Çünkü barış, demokrasi, sosyal adalet ve sendikal haklar ancak böyle kazanılabilir. Birlikte, yan yana, omuz omuza! Kazanabiliriz, kazanacağız.

ITUC Genel Sekreter Vekili Jaap Wienen:

10 Ekim 2015, bu tarih sonsuza kadar hafızalarımızda kalacak. Barışçıl bir gösteriye katılan 101 kişi sabah saat 10’u 4 geçe bombalı bir saldırı sonucu hayatını kaybetti ve yüzlercesi yaralandı. Yaralıların sağlık hizmetine ulaşmasını engelleyen onlara biber gazı sıkan yetkililerde unutulmayacak.

Kalbimiz bu barbarca saldırıda hayatını kaybedenlerin ve yaralananların aileleri ve yakınlarıyla birlikte atıyor. Dünyanın 160 ülkesinden 180 milyon üyemiz adına; barış, demokrasi ve işçi hakları için korkusuz ve kararlı bir şekilde mücadele eden DİSK ve KESK’e dayanışma duygularımızı ifade etmek istiyorum.

Bildiğiniz üzere, sendikalar birçok ülkede hala baskı altında ve birçok sendika üyesi ve yöneticisi şiddet mağdurudur. Sizin sendikalarınız, bizim dostlarımız KESK ve DİSK, ne yazık ki bu durumun açık birer örneğidir.

Hükümetiniz giderek adeta bir diktatörlüğe dönüşüyor. Terörizm tehdidini bir bahane olarak kullanıyor; ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü, sendikal hakları, toplantı ve gösteri özgürlüklerini kısıtlıyor.

Yurttaşlarının hayatını ve vücut bütünlüğünü korumak, Türkiye hükümetinin birincil sorumluluğudur. Ülkenizde sık sık sendikacılar işçi haklarını korurken öldürülüyor. Hükümet bu suçlar karşısında yurttaşlarını koruyamıyor. Size yönelik baskı gün geçtikçe artıyor ve gelişmeler askeri darbe günlerini hatırlatıyor.

Siyasi iktidar korkuyor… Yurttaşların özgür ve bağımsız şekilde örgütlenebileceği, kendilerini özgürce ifade edebilecekleri açık bir demokrasiden korkuyor.

Bu korku yanlış tercihlere yol açıyor. Terörizm tehdidini bir bahane olarak kullanarak kendi gücünü korumaya çalışıyor. Türkiye yurttaşları ve işçileri daha iyisini hak ediyorlar; saygıyı ve güvenceyi hak ediyor.

Bugün Ankara’da, hak ettiği saygıyı göremeyen mağdurları anmak için bir aradayız. Bu durum hükümet politikalarının, halkın kendini güvencesiz hissetmesine yol açtığının üzücü bir kanıtıdır.

Türkiye’deki işçiler, temel haklarının gasp edilmesine asla izin vermeyecekler ve bu mücadelede tüm dünyadaki işçilerin ve sendikalarının desteğini alacaklar. Dünyada hiçbir hükümet ve hiçbir terörist asla ama asla işçilerin dayanışmasını yenemez!

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.