HALKIN İRADESİ GASP EDİLEMEZ

Sendikamızın merkez yönetim kurulu, denetleme ve disiplin kurulu üyeleri ile şube başkanları, il temsilcileri ve şubelerden seçilmiş delegelerden oluşan TÜM BEL SEN Genel Meclisi; iki gün önce gece yarısı kararnamesiyle yürürlüğe konulan, yerel yönetimleri halkın iradesinden koparıp merkezden atanan kayyımlar eliyle merkezileştiren düzenlemeye karşı demokratik tepkisini ifade etmek için bugün Ankara’da basın toplantısı düzenledi.
Genel Meclis adına Sendikamız Genel Başkanı Ömer Salih EROL’un gerçekleştirdiği basın toplantısında okunan metin aşağıdadır:

Ülkemiz ve halklarımız büyük bir karanlığa doğru sürüklenmektedir. AKP iktidarı darbe girişimini adeta fırsata çevirip FETÖ’cülerle, darbecilerle hesaplaşıyorum görüntüsü altında ülkede adeta bir cadı avı başlatmış; kendisinden olmayan herkesi bu bahane ile yok ederek ülkeyi tam bir faşizan diktatörlüğe dönüştürmeye girişmektedir.

Bir yandan içerde ve dışarda son hız sürdürülen savaş ve şiddet politikalarıyla toplum kutuplaştırılıp, söven ve ırkçı propagandalarla maniple edilmekteyken diğer yandan toplumsal muhalefeti hukuk dışı yöntemler dahil kullanarak susturulmaya, yok edilmeye çalışmaktadır. Demokrasinin temel direği olan kuvvet ayrılığı hiçe sayılmakta, darbecilerle mücadele bahanesiyle ilan edilen OHAL kapsamında gece yarıları Kanun Hükmünde Kararnameler çıkarılarak halkın iradesi olan meclis fiilen işlemez kılınarak Anayasa ayaklar altına alınmaktadır.

Halklarımızı çıkışsız bir karanlığa sürükleyen söz konusu bu uygulamalar kapsamında son olarak iki gün önce gece yarısı çıkarılan bir Kanun Hükmünde Kararname ile darbeyle ve darbecilerle alakası olmadığı herkesçe bilinen aralarında barış için akademisyenlerin de olduğu birçoğu Konfederasyonumuz üyesi yüzlerce emekçi işinden edilmiş, Meclis görüşmelerinde dört partinin mutabakatıyla geri çekilen belediyelerin halkın seçtiği kişilerden alınıp merkezden kayyuma devredilmesi yürürlüğe sokulmuştur.

Söz konusu bu düzenlemenin 12 Eylül’den miras mevcut Anayasa’ya dahi aykırı olduğunu kendisi de bilen AKP iktidarı; düzenlemeyi, geçtiğimiz günlerde Mecliste diğer partilerle mutabakat yapıyormuş görüntüsü ile torba yasadan çekmiş sonrasında da kanuna hile yapılarak gece yarısı Kararnamesiyle hayata geçirmiştir. Böylece Anayasa mahkemesine taşınarak iptal edilmesinin önüne geçilmek istenen söz konusu bu düzenlemenin sadece bu yapılış şekli bile onun hukuk dışı ve anti demokratik karakterini açık kanıtıdır.

Sendikamızın örgütlülük alanı olması itibariyle üyelerimizi; yurttaşların toplumsal yaşama ve demokrasiye katılımının ilk ve en önemli halkası olması bağlamında da tüm halkı bire bir ilgilendiren yerel yönetimlerin halkın iradesinden koparılıp; merkezden atanan kayyumlara devredilmesi, yerel yönetimlerin asli bileşeni olan biz yerel yönetim emekçileri ve ülkemiz demokrasisi açısından çok tehlikeli sonuçlar yaratacak niteliktedir.

Bu düzenlemeyle belediyelerin en önemli karar organı olan belediye meclisleri merkezden atanacak kayyumların keyfiyeti ile fiilen çalışmaz hale getirilmiş; Anayasal olarak özerk bütçeli olan ve nasıl kullanılacağı belediye meclislerince belirlenen belediye bütçeleri merkezden atanan defterdarlıkların tek taraflı tasarruflarına bağlanmış; içişleri bakanlığına gerekli gördüğü her halde belediyelerin taşınmazlarına ve araçlarına el koyma hakkı verilmiştir.

Söz konusu bu düzenleme açıkça göstermektedir ki AKP iktidarı seçimlerle ele geçiremediği halk iradesini tekçi yönetim ve rantçı anlayışını ülke genelinde kesintisiz uygulamak adına merkezden atanan kişiler eliyle halktan koparmayı amaçlamakta, halkın kendisini yönetme birimleri olan belediyeleri halktan kopararak tek parti kurumsallaşmasına dönüştürülen tekçi devletin birer dairesi haline dönüştürmek istemektedir.

Maniplatif ve demagojik söylemlerle öncelikle bölge belediyeleri üzerinden başlayacağı ilan edilen yerel yönetimlerin halkın iradesinden koparılması girişimi kentsel dönüşüm ve kamulaştırma uygulamalarında olduğu gibi sadece bölge ile sınırlı kalmayacaktır. Siyasal iktidara biat etmeyen ülke genelindeki bütün yerel yönetimlere yaygınlaştırılacaktır. Bu itibarla söz konusu bu girişim sadece bir bölgeye ve ya bir partiye değil ülke genelinde tekçi faşizan iktidara teslim olmayan bütün halka ve biz emekçilere yönelik kapsamlı bir saldırıdır.

Yapılmak istenen bugüne kadar müfettişler, soruşturmalar hatta tutuklamalarla teslim alınmayan belediyelerin halkın seçtiği yöneticilerden koparılarak; halkın kendi kendisini yönetmesi iradesinin topyekun gasp edilip, ülkenin bütün kentlerinin tek elden baskıcı, gerici ve rantçı bir anlayışla iktidarın hizmetkarı haline dönüştürülmesidir.

Sendikamızın da her platformda dillendirdiği gibi ülkemizi emekten yana daha demokratik bir hale dönüştürmek için ilk olarak demokrasinin yapı taşı olarak kabul edilen yerel yönetimlerin özgür, demokratik ve katılımcı hale dönüştürülmesi gerekmektedir. Ancak AKP iktidarının önümüze çıkardığı ise yerel yönetimlerin mevcut halinden bile geri bir biçimde halktan ve emekçilerden koparılmasına yönelik antidemokratik ve hukuk dışı bir düzenlemedir. Çağımızda gelişmiş demokratik ülkelerde merkezi idarenin birçok yetkisi yerel yönetimlere devredilip, yerelin söz ve karar hakkı güçlendirilirken AKP hükümetinin tam tersi bir istikamete yönelmesi onun çağdaşlıktan ve demokrasiden ne kadar uzaklaştığının kanıtıdır.

AKP iktidarının söz konusu bu düzenlemesi o yerelin bir parçası olup, halka hizmet üreten biz yerel yönetim emekçilerinin hak ve özgürlüklerini, çalışma ve yaşama koşullarını daha da kötüleştireceği açıktır.

İlgili gece yarısı kararnamesinde de görüleceği üzere halkın seçtiği belediye başkanının yerine atanan kayyumlara gerekli gördüğü halde çalışanları açığa alma, soruşturma ve ceza verme yetkisi tanınmakta, aynı zamanda açığa alınanların haklarını yargı yoluyla aramasının önünü kesmek için açığa alınanların ancak onları açığa alan kişi tarafında yeniden iş başına alınabileceği düzenlenmektedir.

Böylece halka karşı hiç bir sorumluluğu olmayan merkezin kayyumları keyfi biçimde beğenmediği, sevmediği, kendisine biat etmeyen bütün emekçileri kafasına göre süresiz bir şekilde açığa alabilecektir. Emekçilerin en temel insan haklarından olan çalışma hakkının bu şekilde keyfi biçimde gasp edilmesi riski toplu sözleşme gibi diğer bütün hak ve özgülükleri için de geçeridir.

Anlaşılan o ki AKP iktidarı bir taşla iki taş vurmayı amaçlamaktadır: bir yandan demokrasinin en temel birimleri olması gereken belediyeleri halktan koparıp tekçi anlayışla devletleştirirken diğer yandan da belediye emekçilerini hakkını arayamayan, emeğinin karşılığını dahi sorgulayamayan adeta birer emir erine, ücretli köleye dönüştürmektir.

Kuruluşundan bu yana üyelerinin hak ve özgürlüklerinin ülkemizin genel demokratikleşmesinden ayırmayan, bu kapsamda kendi örgütlülük alanımız olan yerel yönetimlerin özgür, demokratik ve katılımcı hale dönüştürülmesini savunan biz TÜM BEL SEN’liler, AKP iktidarının yerel yönetimlere yönelik salt güvenlik ve rant odaklı bu anti demokratik ve hukuk dışı müdahaleyi, sadece bölge belediyelerine yönelik değil oradan başlayarak bütün ülkeye yayılacak bir merkezileştirme ve tekleştirme hamlesi olarak görüyoruz.

Halkın iradesini yok sayma; ülkemizin çoğulcu yapısının ve toplumsal demokrasinin köklerinin dinamitlenme; yurttaşların mülkiyet hakkı dahil olmak üzere tarihsel, kültürel ve ekolojik varlıklarının talanı ve biz yerel yönetim emekçilerinin hak ve özgülüklerini gasp ederek, çalışma ve yaşama koşullarımızı çok daha kötüleştirmeyi amaçlayan böylesi bir dönüşümü kabul etmiyoruz.

Demokrasinin beşiği olarak kabul etiğimiz belediyelerin halkın kendi kendini yönettiği özgür ve demokratik kurumsallaşmalar olması için bütün belediyelerde parçası olduğumuz halkla birlikte belediyelerimize sahip çıkacağımızı, buralarda halkın ve emekçilerin iradesinden öte başka bir irade tanımayacağımızı ilan ediyoruz.

_DSC0001 _DSC0006 _DSC0011 _DSC0041

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.