GENEL SEKRETERİMİZ VE DEMOKRATİK KURUM TEMSİLCİLERİ DERHAL SERBEST BIRAKILSIN

AKP iktidarının ülkemizi bir korku imparatorluğuna dönüştürmeye yönelik askeri ve siyasi operasyonlarının, baskı ve şiddet uygulamalarının sonu gelmiyor.

Ülkeyi adeta açık bir cezaevine dönüştüren söz konusu bu anti demokratik ve hukuk dışı saldırıların en son örneği dün sabah Siirt’te yaşanmıştır. Aralarında Sendikamız Genel Sekreteri Ferit EPÖZDEMİR’in de olduğu 30 siyasi parti ve demokratik kurum temsilcisi dün sabah saatlerinde evleri basılarak gözaltına alınmıştır.

Bu zamana kadarki operasyonlarla birçok sendikacı, insan hakları savunucusu, siyasi parti temsilcisi, seçilmiş belediye başkanı, aydın, yazar, akademisyen ve avukatın gözaltına alınması ve ardından hukuksuz bir şekilde tutuklaması AKP iktidarına yetmemiş olacak ki her geçen gün bunlara bir yenisini daha ekleme gayreti içerisindedir.

Kuruluşundan bu yana ülkemizdeki bütün sorunların barış ve diyalog ortamında demokratik siyasetle çözülebileceğini; baskı, yasak, savaş ve şiddetin sorunları çözmek yerine daha da çözümsüz kılacağını ifade eden Sendikamızın Genel Sekreterinin de aralarında olduğu kişilerin gözaltına alınması, onların şahsında asıl olarak Sendikal faaliyetlerimize ve demokratik siyasetin geneline yönelik siyasi bir saldırıdır.

Emniyetin yapılan bu gözaltı operasyonuna gerekçe olarak Siirt Kent Meclisinin 2013 yılı faaliyetlerini göstermesi söz konusu bu operasyonun, hukukla hiçbir alakası olmayan siyasi bir operasyon olduğunu açıkça kanıtlamaktadır.

Demokratik ve katılımcı yerel yönetim anlayışıyla, belediye yönetimlerinin, kente ilişkin sorunları Sendikalar ve odalar gibi kent bileşenleriyle demokratik bir ortamda istişare edip, bilimsel çözümler üretmesi için oluşturulan Kent Meclisinin ülkemizdeki birçok kentte olduğu gibi Siirt’te de yılardır demokratik faaliyetlerine devam etmektedir.  Ancak son operasyonla anlaşıldığı üzere, ne değiştiyse 2013 yılında suç olmayan faaliyetler aradan geçen iki yıldan sonra bir soruşturmaya tabi tutulmuş ve yaklaşık iki yıldır Sendikamızın Genel Merkezinin bulunduğu Ankara’da ikamet eden Sendikamız Genel Sekreteri bu soruşturmaya dahil edilmiştir.

Bu operasyon ülkemizdeki siyasi operasyonlarda yaşanan hukuksuzlukların artık geçmişe yönelik olmayan bir suç yaratmaya kadar vardırıldığını göstermektedir.

Barış çağrısı yapan bir bildiriden “terör örgütü” çıkaran, en demokratik hak olan basın açıklamasına katılımı hatta sosyal medya paylaşımlarını dahi “terör propagandası” sayıp gözaltı ve tutuklamalara gerekçe yapan siyasi iktidar, Siirt’teki bu son operasyonu ile kendisine muhalif gördüğü kişileri cezalandırmak için geçmişte her hangi bir sakınca görmediği demokratik faaliyetleri de bugün suç unsuru saymaya başladığını ilan etmiştir.

Anayasa ve yasalarca geçmişte her hangi suçla ilişkilendirilmeyen demokratik faaliyetlerin her hangi bir değişikliğe uğramamış aynı yasalarca bugün bir suç unsuru gibi sunulup, cezai kovuşturmaya bahane edilmesi; siyasi iktidarın hukuku kendi isteğine göre nasıl eğip büktüğünü yani aslında hukuku nasıl ayaklar altına aldığını göstermektedir.

Bizzat Cumhurbaşkanı tarafından yapılan “terör tanımını değiştirelim” çağrısında da açıkça ifade edildiği gibi siyasi iktidar kendisine muhalefet eden hatta kendisi gibi düşünmeyen herkesi “terörist” tanımına dahil ederek cezalandırmayı amaçlamaktadır.

Daha Anayasa değişikliği yapmadan bunlar yapılıyorsa olası bir Anayasa ve yasa değişiklikleriyle sözde hukuki çerçeve yaratıldığında yaşanacakları tahmin etmek zor değildir.

Yaşananlar ve son olarak “ya bizimlesiniz ya terörle” söylemleri göstermektedir ki ülkede tekçi faşizan bir anlayışı kurumsallaştırarak, kendi yandaşı olmayan herkesi düşman ilan edip yok etmeyi; ülkemizi de demokratik siyasetin tamamen yasaklandığı kanlı bir şiddet sarmalına hapsetmeyi amaçlamaktadır.

Ülke vatandaşlarının savaş ve şiddet politikalarını onaylamadığı için, hukuku ayaklar altına alırcasına geçmişe yönelik olmayan suçlar yaratılarak gözaltına alınması veya “terörist” damgasıyla cezalandırılmasının; ülkemizin sorunlarını çözmek bir yana, çok daha şiddet yüklü bir şekilde büyütmekten başka bir işe yaramadığını acı bir şekilde yaşıyoruz.

Yanı başımızdaki Suriye’nin durumu ortadadır. Oradaki tekçi iktidar anlayışı, kutuplaştırıcı siyaset, savaş ve şiddet; ülkeyi kan ve gözyaşı deryasına dönüştürmüştür.

Ülkemizin Suriye gibi kan ve gözyaşı deryasında içinden çıkılmaz bir şiddet sarmalına sürüklenmesine dur demenin tek yolu; sömürü odaklı, tekçi, baskıcı faşizan saltanat hayallerinden bir an önce vazgeçilip; emekten yana çoğulcu, özgürlükçü ve demokratik bir sistemin yaratımı için demokratik siyasetin önünün açılmasıdır.

İşte bu kapsamda, düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü önündeki bütün fiili ve sözde hukuki engellere son verilerek hukuksuz bir şekilde gözaltına alınan Sendikamızın Genel Sekreteri Ferit EPÖZDEMİR’in de aralarında olduğu demokratik kurum temsilcileri derhal serbest bırakılmalıdır.

22

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.