Dokunulmazlıkların Kaldırılması Halkın İradesine Yapılmış Bir Darbedir!

Siyasal iktidar tek adam diktasına dayalı  “Türk Tipi Başkanlık” sistemine geçiş için attığı adımlara hız vermiş bulunuyor. Irkçı-şoven, emek ve demokrasi düşmanı faşizan düzenin kalıcı hale getirilmesi hedefine ulaşmak için hukuksuz uygulamalara ardı ardına imza atmaya devam ediyor.

7 Haziran seçimleri sonrasında, halkın iradesini yadsıyarak başlayan, tüm muhalefetin, emek ve demokrasi güçlerinin sindirilmesini amaçlayan saldırı politikası 1 Kasım seçimleriyle yeni bir boyut kazanmıştır. Kürt sorununun demokratik kalıcı çözümü yerine topyekûn imha politikasına geri dönülmüştür.

AKP iktidarı bir taraftan sarayın emir ve talimatlarını harfiyen yerine getirmekle görevli bir başbakan ve hükümet siparişinin gereği olarak göstermelik kongre yapmakta,  diğer taraftan “dokunulmazlıkların kaldırılması” adı altında halk iradesini hedef almaktadır.

Uzun süredir gündemde olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda halk iradesine karşı bir saray darbesi hayata geçirilmiştir. Ne yazık ki Türkiye Büyük Millet Meclisi kendisine dolayısıyla halk iradesine yönelik saray darbesini 20 Mayıs 2016 da genel kurulda yapılan sözde “gizli” oylama ile onaylamıştır. Tıpkı Hitler Almanya’sında olduğu gibi ülkemizde de açık bir “parlamento darbesi”  yaşanmıştır.

Herkes çok iyi bilmektedir ki yapılan düzenlemenin amacı tek adam diktasına dayalı “Türk Tipi Başkanlık Sistemini” hayata geçirmek için başta Halkaların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri olmak üzere muhalefet vekillerini TBMM dışında bırakmaktır.

Haklarında “ihaleye fesat karıştırmak, dolandırıcılık, hırsızlık” gibi yüz kızartıcı suç iddialarıyla onlarca dosyaları bulunanlar, yaşanan yolsuzlukları hasıraltı edenler korunurken, emek, demokrasi ve barış için mücadele edenleri hedef alan bu adım, TBMM açısından “utanç verici” bir durum olarak tarihe geçmiştir.

Mahkemelerin iktidara muhalif tüm kesimleri cezalandırma organlarına dönüştüğü, AKP sözcülerinin açık açık “Yasama bizde, yürütme bizde, yargı bizde” demekten çekinmediği bir atmosferde  “Dosyası bekleyen tüm vekiller yargılanacak” söyleminin hiçbir inandırıcılığı yoktur.

En önemlisi milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması basit bir Anayasa değişikliği olmayıp, egemenliği geçmişte Osmanlı Sarayından alıp halk adına TBMM’ye veren sürecin de tersine çevrilmesi anlamına gelmektedir. Açık bir “Saray darbesi” olarak gerçekleşen anayasa değişikliği ile milyonlarca vatandaşımızın oyuyla seçilmiş siyasetçilerin söz söyleme, düşünce açıklama hakkını elinden alınmış, TBMM varlığını ve işlevini yok sayarak anayasaya aykırılığı çok açık olan anti demokratik bir adım atmıştır.

Yaşanan “Saray darbesi” ile parlamentonun çözüm yeri olarak görülmesi ve tüm sorunlarımızın siyasal zeminlerde çözümü iradesine büyük bir darbe vurulmuştur.  Çünkü Türkiye’nin sorunlarının tartışılıp çözüm bulunması gereken yer TBMM’dir. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının oldukça geniş bir bölümünün TBMM’de temsil edilmemesi sorunları çözmez, aksine derinleştirir. Halkın iradesinin Meclis’ten tasfiye edebileceği bir düzene doğru gidişatın demokrasi ile uzaktan yakından alakası olmadığı ortadadır. Böyle bir yöntemle Türkiye’nin temel sorunlarının daha da çözümsüz hale getireceği açıktır.

Konfederasyonumuz çatışmalı sürece ve şiddette son verilmesi için siyaset kanallarının açık tutulması gerektiğini her zeminde ifade etmiştir. Demokratik siyaset açısından önemli bir zemin olan parlamento kanallarının kapatılmasının barış ve demokrasi arayışlarına ağır bir darbe vuracağını, Türkiye’nin yönetim sisteminin demokrasiye değil, faşizme doğru yol alacağını savunmuştur. Bundan sonra da barış ve kardeşlikten yana mücadelesini ısrarla sürdürecektir.  Çünkü halklarımızın ve emekçilerin ihtiyacı siyasal kanalların kapatılması, tek adam, tek ses, tek düşünce, tek inanç, tek mezhep değil, farklılıkların kendini özgürce ifade ve temsil etmesidir.

KESK olarak, tek adam rejimi için anayasayı çiğneyecek kadar gözlerini karartanların Türkiye’nin sorunlarının çözümsüz bir hale getirmesine sessiz kalmamız mümkün değildir.

Bilinmelidir ki halkın iradesini hedef alan bu süreç durdurulamazsa ortaya çıkacak karanlık tablonun tek sorumlusu saray olmayacaktır. Saray darbesine karşı sessiz kalanlar da bu utanç tablosunun ortağı olacaktır. Bu nedenle Anayasanın açıkça çiğnendiği bu utanç tablosunu ortadan kaldırmak için parlamentodaki tüm milletvekillerini halkın iradesine karşı yapılan saray darbesine karşı ortak tutum sergilemeye, Anayasa Mahkemesi sürecini işletmeye davet ediyoruz.

Başta emekten, demokrasiden ve barıştan yana olan emek ve demokrasi güçleri olmak üzere, ülkenin gidişatından endişe duyan tüm kesimleri diktatörlük heveslilerine karşı ortak bir cephede birleşmeye ve birleşik mücadele zeminlerini güçlendirmeye çağırıyoruz.  KESK olarak demokrasi mücadelesi bağlamında her türlü girişimi destekleyeceğimizi, barışın ve kardeşliğin tesisi için her türlü çabayı göstermeye devam edeceğimizi kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz.

 

                                                                                     Yürütme Kurulu

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.