Sağlık emekçilerinden sonra biz belediye emekçileri en önemli risk grubunda hizmet üretenlerdeniz. Bütün bir kent halkı için toplu taşıma, su, temizlik, zabıta ve itfaiye hizmetleri sürdürüyoruz. Salgın sürecinde merkezi iktidarın halkın sağlığı ve ihtiyaçları için yerine getirmediği görevleri nedeniyle de iş yükümüz bir kat daha arttı. Pek çok ilde sağlık emekçilerinin ulaşımından, halkın erzak ihtiyacına, şehrin temizliği ve binaların dezenfektasyonu, kaybettiğimiz insanların ailelerinin bile yaklaşamadığı cenazelerinin defin işlemlerine kadar görevleri üstlendik. Bilinmelidir ki merkezi Hükümet salgınla mücadele için zorunlu mal ve hizmet üretimini tanımlayarak bunların dışında üretim ve hizmetleri durdurmadıkça “herkese ücretli izin hakkı ve emekçi ailelerin ihtiyaçlarını karşılayacak bir bütçe oluşturmadıkça” her geçen gün daha çok kayıp ve hasta vakaları artacaktır. Belediyelerin yapabilecekleri ise kaynakları ve yetkileri gibi sınırlıdır ancak her geçen gün halkın beklentileri ve ihtiyaçları artmaktadır o nedenle belediyelerin yetkileri ve kaynakları arttırılmalıdır. Ancak merkezi iktidarın belediyelerin dayanışma hesaplarını bloke etmesinin yanı sıra yürüttüğü hizmetler engelleniyor. Salgınla mücadele için belediyeleri güçlendirmek gerekirken salgını fırsata çevirerek halk iradesi ile seçilmiş belediye başkanlarını görevden alarak kayyımlar atamak, rövanşist bir yaklaşım, demokrasiye ve halk sağlığına darbe üstüne darbe indirmektir. Halkın bir yandan açlık ve yoksullukla bir yandan pandemi le yalnız baş etmek için çırpınarak ölüme itilmesi anlamına geliyor.
Halk sağlığı için üstümüze düşen kamu hizmetlerini sürdürmekten imtina etmeyeceğiz. Ancak hem merkezi hem de yerel düzeyde yeterli tedbirlerin alınmaması nedeniyle her geçen gün daha çok belediye emekçisi arkadaşımızın hastalık ve ölüm haberlerini öğreniyoruz.
Çalışırken Ölmek İstemiyoruz
İstanbul Büyükşehir belediyesinde çalışma arkadaşlarımızdan dört, İzmir Büyükşehir Belediyesinde ise bir işçi arkadaşımızı kaybettik. MARDİN Büyükşehir Belediyesinde iki, Adana Seyhan Belediyesinde 1 ve Kırklareli Lüleburgaz belediyesinde bir üyemiz yoğun bakımda. İstanbul Büyükşehir Belediyesinde 500’e yakın, İzmir Büyükşehir Belediyesinde 20’yi aşkın vaka var. Ankara Büyükşehir belediyesinde biri ağır olmak üzere 10 vaka. Yine diğer büyükşehir belediyelerinde ve ilçe belediyelerinde işçi-memur arkadaşlarımızın hastalık haberleri sürüyor. Hasta olan arkadaşlarımızın birçoğu evlerine gönderilirken bütün bir emekçi ailesi için kabus büyüyor. Ayrıca vakaların, çalıştıkları servisler ve mesai arkadaşları da çoğunlukla karantinaya alınmıyor. Vaka görülen işyerlerinde dahi sendikamız şube yöneticisi ve işyeri temsilcilerimiz emekçilere test yapılması için bir mücadele yürütmek zorunda kalıyorlar. Belediye emekçileri bu süreçte ülkemizdeki milyonlarca işçi ve emekçi gibi kendileri aileleri ve çalışma arkadaşlarının hayatı konusunda kaygılılar, psikolojik sorunlarının arttığını söyleyenlerin sayısı hiç de az değil.
İşçi arkadaşlarımızın daha yüksek oranda hastalandığı koşullarda daha çok temizlik, erzak dağıtımı, toplu taşıma araçlarını kullanan belediye şoförleri, zabıta itfaiye hizmetleri ve huzurevi çalışanları risk altında. Onlarca belediyede dönüşümlü çalışma olmadığı gibi sağlıkları ve yaşları açısından yüksek risk grubundaki belediye emekçileri olağan süreçte gibi çalıştırılmaya devam ediyor. İhaleler ve zorunlu olmayan hizmetler, ertelenmiyor.
Salgının hemen başlangıcında sendikamız bütün belediye başkanlıklarına alınması gereken önlemler hakkında bir yazı yazmış olmasına rağmen çoğu belediyede gereken tedbirlerin alınmadığını görüyoruz. Alınması gereken tedbirleri şöyle özetleyebiliriz;
Milyonların hayatı tehdit altında iken sermaye birikimi için çarklar dönsün diyenlere karşı ve onlara rağmen, bütün emekçi arkadaşlarımız bilmelidir ki işyerlerinde gerekli tedbirler alınmadığı sürece hayatımızı korumak için “çalışmaktan kaçınma hakkımız vardır”.
Haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz.
Kapitalizmin, Hükümetin ve işverenlerin sömürü düzeninde çarklar dönsün diye ölmek istemiyoruz, hayatımızı ve insanlığın geleceğini savunacağız.
MERKEZ YÜRÜTME KURULU