23. YILI AŞKIN BİR SÜREDİR KARARLILIK VE İNANÇLA MÜCADELEMİZİ BÜYÜTMEYE DEVAM EDİYORUZ

Demokrasi ve sendikal haklar mücadelesinde 23 yılı geride bırakan Sendikamızın kuruluş yıl dönümü hepimize kutlu olsun
20 Aralık 1990 günü, bundan tam 23 yıl önce binlerce yerel yönetim emekçisi TÜM BEL SEN’i kurarak kökleri çok daha derinlerde olan ülkemiz emek ve demokrasi mücadelesini yeni bir evreye taşıdı. O günden bugüne gelmek elbette kolay olmadı. Birçok baskı ve engellemelerle karşılaştık, karşılaşıyoruz. Yasaklandık, coplu, gaz bombalı saldırılara uğradık. Adli ve idari cezalara maruz kaldık, aralarında genel merkez ve şube başkanlarımızın da olduğu birçok arkadaşımız gözaltına alındı, tutuklandı. Sendikamız yöneticilerinden; Şemsettin Kaymak, İkram Mihyaz, Elmas Yalçın ve Cemal Çam başta birçok yiğit mücadele arkadaşımızı bu uğurda yitirdik.
Bunlar da yetmedi, son süreçte yaşadığımız gibi maalesef ki zaman zaman bir gün öncesine kadar bizimle omuz omuza yürüyen bazı arkadaşlarımızın içerden saldırılarına da maruz kaldık. Aslı astarı olmayan yalanlar ve dedikodular üzerinden yapılan bu gayri ahlaki saldırlar pek tabi ki vicdanen hepimizi etkilemiş olsa da örgütsel yapımıza, birliğimize ve bütünlüğümüze değil en ufak bir zarar vermek tam tersine öncesinden çok daha güçlü bir şekilde bütünleşmemize vesile olarak mücadele kararlığımızı perçinledi.
23 yıllık tarihimiz tanıktır ki ne siyasi iktidarların baskı ve saldırıları ne de içerden gelen gayri ahlaki saldıralar karşısında asla geri adım atmadık!
Mücadelemizin bu aşamaya gelmesinde büyük paya sahip olan yitirdiğimiz arkadaşlarımızın bizlere bıraktıkları mirasa bağlı olarak; özgürlüğün baki olduğu emekten, demokrasiden ve barıştan yana bir ülkede hep birlikte kardeşçe bir yaşam için sürdürdüğümüz mücadeleye ilk günkü kararlılık ve heyecanla devam ettik ve edeceğiz…
“Bir halkın türkülerini yapanlar yasalarını yapanlardan daha değerlidir”
Sendikal haklar ve demokrasi mücadelesinde 23 yılı geride bırakan Sendikamız, kamu emekçileri adına birçok ilke imza atarak öncü rolü üstlendi. Siyasi iktidarların emek düşmanı ve yasakçı yasal ve idari düzenlemelerine teslim olmak yerine “haklar yasadan önce gelir” diyerek fiili ve meşru mücadele sonucu toplu sözleşme hakkını kullanmaya başladık. Böylece Cumhuriyet tarihinde kamu emekçileri adına toplu sözleşme imzalayan ilk sendika olma özelliğini kazandık.
“Bir halkın türkülerini yapanlar yasalarını yapanlardan daha değerlidir” sözü doğrultusunda, direniş türküleri eşliğinde sürdürdüğümüz bu mücadelemiz sonucu geçmiş ve mevcut yasal sınırları parçalayarak 600 civarında belediye ile toplu sözleşme imzalayarak bugünkü haliyle 20 bini aşkın üyemizin ekonomik, sosyal ve demokratik haklarını geliştirdik.
Bugünkü noktaya gelmek için siyasi iktidarın bütün baskı ve müdahalelerine karşı gerek işyerlerimizde ve meydanlarda; gerekse hukuksal alanda mücadelemizi yılmadan sürdürdük. Ve TİS hakkımızın varlığını uluslararası hukukta, AİHM Büyük Dairesinde onaylattık.
Bu mücadelemiz sonunda toplu sözleme hakkımızı tanımak zorunda kalan siyasi iktidar bunu sanki emekçilere lütuf ediyor edasıyla sunarak aslında sendikal hak ve özgürlüklerimizi kendi dar ve yasakçı sınırlarına hapsetmeye çalıştı.
Ama biz bu oyuna gelmedik.
Toplu sözleşme başta olmak üzere hiçbir sendikal hak ve özgürlüğümüzü siyasi iktidarın tek taraflı belirlediği sınırlarda kabul etmedik, uluslararası hukukun da tanıdığı haklarımızı fiili ve meşru mücadelemizle özgürce kullanmaya devam ettik. Bunun en son örneğini AKP Hükümetinin yasakçı yasalarına inat dün ülkenin dört bir yanında greve çıkan on binlerce üyemiz göstermişlerdir.
Sendikal Mücadeleyi Demokrasi, Özgürlük ve Barış Mücadelesinden Ayırmadık
TÜM BEL SEN kuruluşundan bu yana geçen 23 yıllık mücadelesinde kamu emekçilerinin ekonomik, sosyal ve özlük sorunları için sürdürdüğü mücadeleyi sadece grevli toplu sözleşmeli sendika hakkı olarak görmedi.
Bu mücadeleyi aynı zamanda, açlığa, yoksulluğa, yolsuzluklara, baskıya ve şiddete karşı insanca bir yaşam mücadelesi; bu mücadeleyi aynı zamanda, savaşa karşı barışı, şovenizme karşı kardeşliği, ırkçılığa ve faşizme karşı eşitliği ve demokratik bir ülkede özgür ve eşit koşullarda birlikte yaşamı savunma mücadelesi; bu mücadeleyi aynı zamanda, demokrasinin beşiği olarak kabul edilen yerel yönetimlerde başta emekçiler olmak üzere, toplumun bütün kesimlerinin söz ve karar hakkına sahip olduğu özgür, demokratik ve katılımcı yerel yönetim mücadelesi; bu mücadeleyi son günlerde kirli çamaşırları iyice uluorta olan iktidar savaşları ve halkın paralarını ceplerini indirenler karşısında adaletten yana olma, sırf birilerinin düzeni devam etsin diye halklarımıza dayatılan acılara kayıtsız kalmama, demokrasiden, barıştan ve özgürlüklerden yana tavır alma mücadelesi olarak gördü ve buna uygun bir pratik sergiledi.
Kurtuluş Yok Tek başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz
Gezi sürecinde ve en son Gever’de bir kez daha gördüğümüz üzere, siyasal iktidar kendisine biat etmeyen bütün toplumsal güçlere karşı açıktan katliamlara varacak düzeyde bir düşmanlık ve saldırganlık içine girmiştir. Halka ve onun gözü, kulağı ve sesi olan toplumsal muhalefet güçlerine yönelik bu saldırganlık iktidar güçleri arasında artık gizlenemez boyuta gelen iç çatışmalarla birlikte önümüzdeki günlerde değil azalmak çok daha artacağa benzemektedir.
Tarihin bize öğrettiği şudur ki iktidarın kendi içindeki böylesi kavgaları ya emekçilerden, ezilenlerden, halklardan yana bir alternatif ile aşılıp topraklarımız bir kez daha güneşli aydınlık günlere evrilir ya da baskıların ve katliamların daha da artacağı puslu karanlık bir hava hepimizi esir alır. Bu nedenle özellikle böylesi günlerde başta emekçiler olmak üzere tüm demokrasi, özgürlük ve barış güçlerine tarihsel görevler düşmektedir.
Yaşadığımız günler, emek, demokrasiden ve barıştan yana güçlerin bir araya gelme günleridir. Mademki saldırı topyekûn hepimizi karanlığa hapsetme saldırısı, öyleyse “kurutuluş yok tek başına” diyerek bu saldırıya maruz kalan tüm kesimlerle topyekûn direniş cephesi örmek zorundayız.
2014 yılı bu birleşik ve güçlü cephenin yaratılması için tarihsel fırsatlar sunuyor: İşte yerel seçimler, işte cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler hepsi emekçilerin, ezilenlerin, halkların ortak ve güçlü bir şekilde birlikte durması ve birleşen elleriyle hep birlikte barış ve özgürlüklerin daim olduğu aydınlık bir ülke yaratması için fırsatlardır…
İnanıyoruz ki; birliğimiz, dayanışmamız ve mücadelemizle karanlığı parçalayacak ve gelecek güzel günleri hep birlikte yaratacağız.
Bu inançla bir kez daha kuruluş yıldönümümüzü kutluyoruz.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
Yaşasın TÜM BEL SEN!
Yaşasın KESK!

Yorum yaz

Yazacağınız yorumlar kontrol edildikten sonra onaylanmaktadır.